1. Hücresel Yapı
-Tüm canlılar
yapısal ve işlevsel bakımdan en küçük birim olan hücre veya hücrelerden
meydana gelir.
-Hücre, yaşamın
temel birimidir. Hücre, organizmaların canlılık faaliyetlerini gösteren en
küçük temel fonksiyonel yapı birimdir.
- Bazı organizmalar
sadece bir hücreden oluşmuştur. Bu canlılara bir hücreli organizmalar
denir. Örnek: Amip, paramesyum, bakteri ve siyanobakteriler vb.
-Bazı organizmalar
ise çok sayıda hücrenin belirli bir organizasyon ile bir araya gelmesi sonucu
oluşmuştur. Bunlara da çok hücreli organizmalar denir. Örnek: Bitki ve
hayvanların tamamı mantarların çoğu ve protistaların bir kısmı.
“Bütün
canlılar, hücrelerden meydana gelir.” İfadesi yanlış, bazı canlılar tek bir
hücreden, bazıları ise çok sayıdaki hücrelerden meydana gelir.
|
-Yapısına göre
hücreler ikiye ayrılır.
a. Prokaryot
hücreler: Zarla
çevrili çekirdek ve zarla çevrili oluşumları bulunmayan basit
hücrelerdir. DNA’nın bulunduğu bölgeye “nükleoid” denilir. Ribozomları
vardır. Kendi proteinlerini buradan sentezleyebilirler. Zarla çevrili
organelleri yoktur.
-Sadece bakteriler ve
arkeler prokaryot hücre yapısına sahip organizmalardır.
b. Ökaryot hücreler: Zarla çevrili
çekirdek ve zarlı organelleri olan gelişmiş hücrelerdir. Protistalar,
mantarlar, bitkiler ve hayvanlar ökaryot hücre yapısındadır.

Prokaryot-ökaryot olsun tüm
hücrelerin ortak özellikleri
1. Hücre (plazma)
zarının bulunması
2. Sitoplazmanın
bulunması
3. Nükleik asit
(DNA ve RNA) bulunması.
4. Ribozom
bulunması
Prokaryot-ökaryot
hücrelerin karşılaştırılması
PROKARYOT HÜCRE
|
ÖKARYOT HÜCRE
|
Daha
küçük ve basittir.
|
Daha
büyük ve gelişmiştir.
|
Zarla
çevrili çekirdek ve zarla çevrili organelleri yoktur.
|
Zarla
çevrili çekirdek ve zarla çevrili organelleri vardır.
|
Çekirdekçik
yok.
|
Çekirdekçik
var.
|
Nükleoid
bölgede, halkasal tek bir kromozom bulunur.
|
Çekirdekte
tek veya daha fazla doğrusal kromozom bulunur.
|
Ribozomları
nispeten küçük. (30-50S)
|
Ribozomları
nispeten büyük. (40-60S)
|
DNA’da
histon bakterilerde yok arkelerde var.
|
DNA’da
histon var.
|
DNA
replikasyonu tek bir noktadan (orjinden) başlar.
|
DNA
replikasyonu yüzlerce noktadan (orjinden) başlar.
|
İkiye
bölünme ile çoğalırlar. Mitoz-Mayoz yok. (Mitotik bölünme yok).
|
Mitoz-mayoz
bölünme ile çoğalırlar. (Mitotik bölünme var).
|
Çoğunda
hücre duvarı vardır.
|
Bir
kısmında hücre duvarı vardır.
|
Kromozom
sayısı tek ve haploit (n)
|
Kromozom
sayısı birden fazla ve diploit (2n)
|
Kemosentez
yapan çeşitleri vardır.
|
Kemosentez
yapan yoktur.
|
Endositoz
(pinozitoz - fagositoz) ve ekzositoz olayları görülmez.
|
Endositoz
(pinozitoz - fagositoz) ve ekzositoz olayları görülebilir.
|
Prokaryot
hücre yapısına sahip organizmaların bazı belirleyici özellikleri vardır.
-Zarlı
oluşuma sahip olmaması, sitoplazmasında DNA’nın bulunması, kemosentez
yapması, Oksijensiz solunum yapması, endospor oluşturabilmesi (sadece bazı bakterilere
özgüdür.)
|
2. Organizasyon
-Canlılığın
temel özelliklerinden birisi de sahip olduğu yüksek düzeydeki düzendir. Bu
düzen atomdan başlayarak hücreye dokuya organa doğru büyüyen bir hiyerarşi
ortaya çıkarır. Biyolojik organizasyon da budur.
-Hücresel düzeydeki
bir organizasyon sürecinde atomların birleşmesiyle moleküller, moleküllerin
birleşmesiyle hücresel yapılar ve organeller, hücresel yapıların bir araya
gelmesiyle hücre oluşur. Çok hücreli canlıların birçoğunda fonksiyonel olarak
benzer olan hücreler dokuları oluşturmak için birleşirler. Meydana gelen
değişik dokular da bir uyum içinde birlikte çalışacak şekilde birleşerek kalp
ve mide gibi fonksiyonel birimler olan organları meydana getirirler. Organlar
değişik dokuların farklı şekilde ve oranlarda organize olmasıyla oluşurlar. Birlikte
çalışan organların ve dokuların oluşturdukları birbiriyle uyumlu gruplar
organ sistemlerini (dolaşım sistemi ve sindirim sistemi gibi), organ
sistemleri de tam bir birlik içerisinde iş görerek çok hücreli organizmayı
oluştururlar. Buna göre canlıdaki yapısal ve fonksiyonel organizasyon
kademesi (hiyerarşisi) aşağıdaki gibi olmalıdır:

Tek hücreli
canlılarda organizasyon kademesi hücreye kadardır.
|
3. Beslenme
-Canlıların ihtiyaç
duydukları inorganik ve organik besin maddelerini sağlamalarıdır.
Beslenmenin
amaçları:
-Canlıların enerji
ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli maddelerin sağlaması.
-Hücre yapısına
katılacak maddelerin sağlanması
-Hücre içerisinde
yaşamsal olayların düzenlenmesi için gerekli maddelerin alınması.

Canlılar,
beslenmelerini genel olarak 3 şekilde gerçekleştirirler:
a.
Ototrof canlılar (Üreticiler): Kendi besinin kendisi
üreten canlılardır.
-Besin
üretimi sırasında kullanılan enerji kaynağına göre iki çeşittir:
1.
Fotootorof canlılar: Enerji kaynağı olarak güneşi kullanan
canlılardır. Fotosentez olayı ile besinlerini üreten bitkiler, bazı
protistalar (öglena gibi), bazı bakteriler ve algler örnek verilebilir.
Karbon kaynağı olarak CO2, hidrojen kaynağı olarak H2O,
H2S ve H2 kullanılır.
2.
Kemototrof canlılar: Enerji kaynağı olarak bazı
inorganik maddelerin oksidasyonu ile sağlanan kimyasal enerji ile besinlerini
üretebilen canlılardır. Bazı bakteri ve arkeler örnek olarak verilebilir.
b. Heterotrof canlılar (tüketiciler): İhtiyacı olan besini dışarıdan hazır olarak alan canlılardır.
Örneğin; İnsan, hayvan, mantar, bazı protistler ve bakterilerin bir kısmı.
Heterotrof canlılar, holozoik, saprofit veya
parazit beslenirler.
-Holozoik beslenme: Besinlerini katı parçacıklar şeklinde alıp
beslenmedir. Sadece hayvanlarda görülür.
-Besin çeşidine göre otçullar (herbivorlar),
etçiller (karnivorlar) ve hepçiller (omnivorlar) olmak üzere
çeşitleri vardır.
-Saprofitler (ayrıştırıcılar=çürükçüller): Bu canlılar ölü bitki ve hayvan atıkları ile
birlikte diğer organik atıkların üzerine sindirim enzimleri salgılayarak bu
maddeleri parçalarlar ve ihtiyaç duydukları organik maddeleri hücrelerine
alırlar. Böylece bir yandan kendi besin ve enerji ihtiyacını karşılarken bir
yandan da organik atıkları, özellikle ototrofların kullanabileceği inorganik
maddelere dönüştürür.
-Maya ve küf mantarları ile bazı bakteriler en
önemli ayrıştırıcılardır.
-Bir ayrıştırıcı organizma prokaryotik ya da
ökaryotik hücre yapısına sahip olabilir.
-Ayrıştırıcılar hem sucul hem de karasal besin
zincirlerinin tüm basamaklarında bulunurlar.
Saprofit canlıların ekolojik önemi;
-Doğayı temizler (gönüllü temizlik işçileri gibi)
-Toprağı inorganik madde bakımından zenginleştirirler.
-Canlılar için önemli olan karbon ve azot gibi atomların
tükenmesine engel olurlar.
-Madde döngülerine yardımcı olur.
-Ekolojik dengenin korunmasını sağlar.
Bir ekosistemde ayrıştırıcı organizma sayısı azalırsa;
-Çevre
kirliliği artar.
-Başta
azot olmak üzere madde döngüleri yavaşlar.
-Biriken
organik madde miktarı artar.
-İnorganik
madde miktarı azalır.
-
Bir ekosistemden saprofit canlılar çıkarılırsa ekosistem varlığını devam
ettiremez.
MERAKLISINA
Kemoheterotrof canlı: Hem enerji
hem de karbon kaynağı olarak diğer canlıların ürettiği organik maddeleri
kullanan canlılardır. Hayvanlar, insanlar, mantarlar, protistaların çoğu ve
birçok bakteri ve arke örnek verilebilir.
-Fotoheterotrof canlı: Enerji
kaynağı olarak ışık enerjisini, karbon kaynağı olarak diğer canlıların
ürettiği organik maddeleri kullanan canlılardır. Sadece belirli sucul ve
tuzu seven prokaryotlar örnek verilebilir.
|
3. Hem Ototrof Hem de Heterotrof Beslenme
-Hem üretici hem de tüketici olan canlıların
gerçekleştirdiği bir beslenme çeşididir.
-En önemli canlı örneği öglenadır. Öglena, kloroplast
organeli bulundurur ve ışık varlığında kendi besinini kendisi sentezler. Bu
yönüyle ototroftur. Işık yokluğunda ise dış ortamdan besinini hazır olarak alabilir.
Bu yönüyle de heterotroftur.
Farklı
beslenme tiplerinde enerji ve karbon kaynakları
|
Beslenme
tipi
|
Enerji
kaynağı
|
Karbon
kaynağı
|
Örnek
canlılar
|
Fotootorof
|
Işık
|
CO2
|
Bitkiler, algler, öglena,
bazı bakteriler
|
Kemoototrof
|
Bazı inorganikler (H2S,
NH3, Fe2+ gibi)
|
CO2
|
Birkaç bakteri ve çoğu arkeler
|
Fotoheterotroflar
|
Işık
|
Organik bileşik
|
Sadece belirli sucul ve
tuzu seven prokaryotlar
|
Kemoheterotroflar
(Heterotroflar)
|
Organik bileşik
|
Organik bileşik
|
Hayvanlar, insanlar,
mantarlar, protistaların çoğu ve birçok bakteri ve bazı arkeler bazı parazit
bitkiler
|
4. Enerji Üretimi ve Tüketimi
-Tüm
canlıların her hücresinin içinde, yaşam süreçlerini gerçekleştirmek için
enerjiye ihtiyaç vardır.
-Gerekli olan bu
enerji büyük ölçüde ATP molekülünden karşılanır.
-Besinlerin
hücresel yıkımı sırasında serbest kalan enerji, ATP molekülünde tutulur ve bu
enerji hücresel işlevlerin gerçekleşmesi için kullanılır.
-Aktif taşıma, protein
sentezi, kas kasılması, sinirsel iletim ve hücre bölünmesi gibi pek çok süreç
ATP olmadan gerçekleşemez. Bu nedenle canlı hücrelerde enerji üretimi ve
tüketimi kesintisiz olarak devam eder.
-Canlı
organizmalardaki enerji akışı fotosentezle başlar. Bu süreç, güneş ışığından
gelen enerjiyi glikozun kimyasal bağlarında depolar. Hücreler, glikozdaki
kimyasal bağları kırarak depolanan enerjiyi serbest bırakır ve ihtiyaç
duydukları ATP'yi üretirler. Glikozun parçalanıp ATP'nin üretildiği sürece
hücresel solunum denir.
-Canlılarda ATP üretilen süreçler:
-Hücresel solunum (O2’li
solunum veya O2’siz solunum)
-Fermantasyon (Etil
alkol veya laktik asit fermantasyonu vb.)
Canlılar bu
süreçlerden en az birini veya duruma göre farklı süreçleri kullanarak
ATP’sini üretir. Bütün canlılar oksijen kullanır ifadesi yanlıştır.
|
5. Metabolizma
-Hücrede meydana
gelen yapım, yıkım ve dönüşüm tepkimelerinin tümüne denir.
-Metabolizma
süreçleri anabolizma ve katabolizma olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Yapım
(Anabolizma, özümleme): Basit moleküllerin birleştirilerek daha karmaşık
moleküllerin sentezlenmesidir. Yapıcı ve birleştiricidir.
-Yapım
tepkimelerini de iki ye ayırmak mümkündür.
a. İnorganiklerden
organik monomer üretildiği yapım tepkimeleri:
Ototrof canlıların
gerçekleştirdiği fotosentez ve kemosentez tepkimeleri örnek verilebilir. Bu
tepkimelerde ATP, önce üretilir sonra da tüketilir.

b.
Organik monomerlerden veya yapı birimlerinden polimer veya makromoleküllerin
sentezlendiği tepkimeler: Bu tepkimelere dehidrasyon
sentezi denir.
DEHİDRASYON
SENTEZİNİN ÖZELLİKLERİ:
-Organik monomerler uygun bağlarla bağlanarak büyük organik
moleküller sentezlenir.
-Hücre içerisinde gerçekleşir.
-Monomer miktarı azalır, Polimer veya makromolekül artar.
-Kurulan özel bağ (peptit, glikozit, ester bağı gibi) sayısı
artar.
-ATP harcanır. -Enzim görev yapar. -Su açığa çıkar.

2.
Yıkım (Katabolizma, yadımlama): Kompleks moleküllerin daha
basit moleküllere parçalanmasıdır.
-Yıkım
tepkimelerini de iki ye ayırmak mümkündür.
a.
Organik monomerlerin daha basit organiklere veya inorganik moleküllere
parçalandığı tepkimeler: Oksijenli ve oksijensiz solunum ile
fermantasyon tepkimeleri örnek verilebilir.

b.
Polimer veya makromoleküllerin monomerlerine parçalandığı tepkimeler: Bu
tepkimelere hidroliz (sindirim) denir.

HİDROLİZ TEPKİMELERİNİN
ÖZELLİKLERİ:
-Dehidrasyonun tersidir.
-ATP harcanmaz.
-Hem hücre içinde hem de hücre dışında gerçekleşebilir.
-Bütün
hidroliz olayları aynı zamanda yıkım olayıdır. Ancak her yıkım bir hidroliz
olmayabilir. Örneğin oksijenli solunum yıkımdır. Ancak bir hidroliz olayı
değil.
Metabolizma
hızı: Vücudun enerji kullanabilme hızıdır.
-Metabolizma,
organizmanın iç ortamını dengeleyen ve çevreyle ilgili değişikliklere uyumunu
sağlayan
homeostazinin (iç denge) korunmasında kritik bir rol oynar. Bu nedenle
metabolizma, canlıların hayatta kalması ve çevresel değişikliklere uyum sağlaması
için hayati öneme sahiptir.
6. Boşaltım
-Metabolizma
sonucu hücre ve dokularda oluşan atık maddelerin hücre veya vücuttan
uzaklaştırılmasına boşaltım denir.
-Amaç;
kararlı bir iç ortam (homeostazi) oluşturmaktır.
Tüm canlılarda
boşaltımın ortak amacı vücudun su ve iyon dengesini ayarlamaktır.
|
-Metabolik
olaylar sonunda oluşan önemli boşaltım maddeleri:
-CO2,
H2O, Amonyak (NH3), Üre ve Ürik asittir.
-Canlılar,
boşaltım işlemini farklı yöntemlerle gerçekleştirirler.
-Tek
hücreli canlılar boşaltım maddelerini hücre zarının üzerinden (yüzeyinden)
atarlar.
-Tatlı
sularda yaşayan paramesyum, öglena ve amip gibi canlılarda fazla su kontraktil
kofullarla ATP harcanarak aktif bir şekilde atılır. Ancak bu olay aktif
taşıma değildir.
-Kara
bitkileri yapraklarını dökerek, damlama (hidatot ile) veya terleme ile (stoma
veya lentisel ile) boşaltım yaparlar.
-Hayvanlarda
boşaltım; sindirim, solunum ve boşaltım sistemleri ile gerçekleştirilir.
Ayrıca deri, akciğer gibi organlar memeli hayvanlarda boşaltıma yardımcı
olur. Sindirim sistemi ile katı boşaltım atıkları, solunum sistemi ile CO2,
boşaltım sistemi ile su ve suda çözünmüş atık maddeler vücuttan
uzaklaştırılır.
-İnsanlarda
boşaltım böbreklerde idrarın süzülmesi, CO2 ile su buharının
akciğerlerden atılması, terleme yoluyla su ve bazı atık maddelerin vücuttan uzaklaştırılması,
sindirim sonucu oluşan atıkların vücuttan dışarı atılması şeklinde
gerçekleşir.
7. Büyüme ve Gelişme
-Büyüme:
Canlıların yapısını oluşturan hücrelerin sayıca ve hacim olarak artmasına
denir.
-Büyüme,
tek hücreli canlılarda sitoplazma hacminin ve kütlesinin artması ile olurken;
çok hücreli canlılarda ise hacim, kütle ve hücre sayısı artışı ile
gerçekleşir
Unutmayalım ki bölünme bir hücrelilerde büyümeyi
değil, üremeyi sağlar.
-Gelişme:
Genç bir bireyden ergin birey oluşuncaya kadar geçen olgunlaşma sürecidir.
-Çok
hücreli canlılarda gelişme, hücre bölünmeleri ve hücre farklılaşması sonucu oluşur.
-Yeni
doğan bir bebeğin kilo alması, boyunun uzaması büyümeye, zamanla emeklemeye daha
sonra da iki ayak üzerinde yürümeye başlaması gelişmeye örnek olarak
verilebilir.
-Bitkilerde
büyüme sınırsız, hayvanlarda ise sınırlıdır.
NOT: Canlılık
faaliyetlerinin durması olayına ise ölüm denir. Her canlı türünün
ortalama bir ömür süresi vardır.
|
8. Üreme
Üreme; canlının
kendi türünün özelliklerini taşıyan yeni bireyler meydana getirmesi olarak
tanımlanır.
NOT: Üreme,
bireyin canlılık faaliyetlerini sürdürmesi için zorunlu değildir. Üremenin
amacı birey sayısını arttırmak, neslin devamını sağlamak, kalıtsal
özelliklerin yeni bireylerde temsil edilmesini sağlamaktır.
|
-Genel
olarak üreme eşeysiz veya eşeyli yolla gerçekleşir.
-Eşeysiz
üreme: Bir canlının tek başına, gamet oluşumu ve döllenme
olmaksızın yeni bireyler oluşturmasıdır.
-Genel
olarak tek hücreli canlılarda, çok hücreli organizmalardan bazı omurgasız hayvanlar,
algler ve gelişmiş bazı bitkiler eşeysiz üreme ile çoğalabilir.
-Eşeysiz
Üremenin Genel Özellikleri
1.En
belirgin özelliği tek atanın varlığıdır. Cinsiyet yoktur.
2.Üreme
organları görev almaz, gamet oluşumu ve döllenme yoktur.
3.
Temeli mitoz bölünmeye dayanır.
4.
Oluşan yeni canlılar bütün özellikleri ile birbirlerine ve ata canlıya
benzerler.
5.
Kalıtsal çeşitlilik sağlamaz (Mutasyon olmadığı sürece)
6.
Eşeysiz üremenin evrime katkısı yoktur.
7.
Hızlı üreme şeklidir.
8.
Eşeysiz üreme ile kazanılan özellikler değişmeden nesillere aktarılır. Bu
nedenle de eşeysiz üreyen canlıların değişen ortam koşullarına uyum yapma
şansı oldukça azdır.
9.
Bazı canlılarda hem eşeyli hem de eşeysiz yolla üreme görülür. Hurma, çilek
vb. bitkiler eşeyli üreme yoluyla tohum oluştursa da bu bitkilerin tarımsal
üretimi genellikle eşeysiz yollarla yapılır.
10.
Eşeysiz üreme; ikiye bölünme, tomurcuklanma, rejenerasyon, sporla üreme,
bitkilerde vejetatif üreme olmak üzere beş grupta incelenir.
-Eşeyli
üreme: Farklı iki cinsiyetteki canlının üreme hücrelerinin
birleşmesiyle yeni bir canlı meydana getirmesidir.
-
Eşeyli üreme; tohumlu bitkilerde, bazı omurgasız hayvanlarda ve omurgalı
hayvanların tümünde görülür.
-
Dişi bireylerin üreme ana hücrelerinin oluşturduğu gametlere yumurta (n),
erkek üreme ana hücrelerinin oluşturduğu gametlere sperm (n) denir. Dişi ve
erkek gametin birleşmesi sonucu zigot oluşmasına döllenme adı verilir.
-
Zigotun geçirdiği mitozlar sayesinde hücre sayısı artar ve yeni bir birey
oluşturulur.
Eşeyli
Üremenin Genel Özellikleri
1.
Eşeyli üremenin temel olayları mayoz ve döllenmedir.
2.Eşeyli
üreme ile oluşan bireyin iki atası vardır.
3.
Tür içi kalıtsal çeşitlilik sağlar.
4.Oluşan
bireyler değişen çevre şartlarına karşı dirençlidir. Yani adaptasyon
yetenekleri yüksektir.
5.
Üreme hızı düşüktür.
6.
Çeşitliliğe neden olduğu için evrim açısından önemlidir.
9. Uyarılara Tepki
Canlıların iç veya
dış çevrelerindeki değişikliklere uyartı, canlının uyartıya verdiği
cevaba tepki denir.
-Uyartı; renkteki, ışık
şiddetindeki, ışık geliş yönündeki, sıcaklıktaki, nemdeki, basınçtaki,
çevredeki (topraktaki, sudaki veya havadaki) kimyasal kompozisyondaki değişme
vs. olabilir.
-Kompleks yapılı
hayvanlarda vücudun belirli hücreleri belirli uyartılara cevap verecek
şekilde özelleşmiştir. Örneğin insan gözünde retinadaki hücreler ışığa,
burnumuzda bulunan hücreler gaz halindeki belirli maddelerin
konsantrasyonlarındaki değişmelere tepki verecek şekilde özelleşmiştir.
-Basit yapılı
canlılarda bu şekilde özelleşmiş hücreler bulunmayabilir, fakat bunlarda tüm
organizma uyartıya tepki gösterebilir. Örneğin amipler çevrelerindeki
sıcaklık değişikliklerine veya kimyasal maddelere karşı tepki gösterirler.
Bunların tepkisi uyartı kaynağına doğru yönelme veya uyartı kaynağından
uzaklaşma şeklinde olur.
-Bitkilerin tepkisi
hayvanlarınki kadar görülebilir olmayabilir. Fakat bitkiler de ışığa, suya,
yerçekimine ve diğer uyartılara karşı tepki gösterirler. Venüs sinek kapanı
gibi bazı bitkiler dokunmaya karşı çok duyarlıdırlar. Bu özellikleri ile
kendilerine dokunan sinekleri yakalayabilirler
- Bir insanın vücut
sıcaklığının değişmesi fizyolojik bir tepkidir. Tepki, organizmaların hayatta
kalması ve çevresel değişikliklere uyum sağlamasında kritik öneme sahiptir.
10. Homeostazi
-Kelime
anlamı “sabit durum” dur. Hücrelerin normal işlevlerini
sürdürebilmeleri için iç ortam koşullarının sabit tutulmasına homeostazi
denir.
-Homeostazi,
dinamik bir durum olup iç ortamı değiştirmeye yönelik dış güçlerle, buna
karşı koyan kontrol mekanizmaları arasındaki bir etkileşimdir. Örneğin,
yemekten sonra kanın şeker düzeyi yükselir. Buna bağlı olarak insülin hormonu
salgılanarak denge kurulmaya çalışılır.
-Soğuk
havalarda titreme, düşen vücut sıcaklığını tekrar oluşturmak amacı ile
gerçekleşir.
-Boşaltım
sistemi susuz kaldığımızda vücutta su tutarak, fazla su aldığımızda da onu
uzaklaştırarak vücut sıvısındaki suyu ve çözünenleri dengelemektedir.
11. Varyasyon ve Adaptasyon
Aynı türe ait
bireyler arasında görülen farklı karakteristik özelliklere varyasyon
denir.
-Canlılarda iki tür
varyasyon görülür: kalıtsal varyasyon ve kalıtsal olmayan varyasyon.
Kalıtsal Olmayan
Varyasyon (modifikasyon): Genlerin kalıtsal değişikliğe uğramadığı,
genin belirli bir özelliğini belirleyen alellerin işleyişinde meydana gelen
değişikliklerdir. Genellikle vücut hücreleri olarak da bilinen somatik
hücrelerde gerçekleşir. Tür içinde farklılıklara neden olabilir. Sadece
varyasyona uğramış bireyi etkiler ve yavrulara aktarılmaz.
-Kalıtsal olmayan
varyasyona ortamın sıcaklığı, ışık ve su miktarı, beslenme, kimyasal maddeler
ve mekanik etkiler sebep olabilir.
-Güneş ışığının
deri rengini koyulaştırması, spor yapan kişilerin kaslarının gelişmesi, kaza
sonucu meydana gelen organ ve doku kayıpları, aşırı beslenme sonucu meydana
gelen obezite, ortanca bitkilerinin asidik toprakta mavi, bazik toprakta
pembe çiçek açması, daha fazla su ve güneş ışığına ulaşan bitkilerin daha çok
uzaması kalıtsal olmayan varyasyona birer örnektir.
Kalıtsal Varyasyon
Nedir?
Kalıtsal varyasyon: Aynı türe ait
bireylerin genleri veya DNA parçalarındaki farklılıklar dolayısıyla görülen
çeşitliliklerdir. Aynı tür bireyler arasında kalıtsal farklılıklara sebep
olur ve değişiklikler yavrulara aktarılır. Kalıtsal varyasyon genetik çeşitlilik
sağlar.
-Mayoz bölünmede
krossing over ile farklı alellere sahip kromozomların oluşması, homolog
kromozomların rastgele ayrılması, döllenmede yumurtanın rastgele bir spermle
birleşmesi ve mutasyon kalıtsal varyasyonun sebeplerindendir.
-Dil yuvarlayabilme
ya da yuvarlayamama, kulak memesinin ayrık ya da yapışık olması, ten rengi,
cinsiyet, göz rengi, saç sekli ve rengi ve kan grubu kalıtsal
varyasyonlara örmek olarak verilebilir.
Kalıtsal
varyasyonlara yol açan etmenlerden biri olan mutasyon, DNA’nın
nükleotid dizisinde meydana gelen değişimlerdir. Örneğin
DNA’nın nükleotid dizisinde bulunan guanin ve adenin azotlu bazları yerine
mutasyon sonucu sitozin ve timin bazları gelebilir. Bu da yeni oluşan DNA
kopyasında farklılıklar oluşturur.
|
Adaptasyon (uyum): Canlılarda yaşamayı
ve neslin devamını sağlayan kalıtsal olarak aktarılabilen özelliklerine
denir.
-Bazı
adaptasyon örnekleri:
-Bazı
hayvanların göç etmesi
-Bazı
hayvanların kış uykusuna yatması
-Kutup
ayıların iri vücutlu ve beyaz olması
-Çöl
tilkilerinin geniş kulaklı olması
-Kutup
tilkilerinin küçük kulaklı olması
-Kaktüsün
yapraklarının diken şeklini alması
-Develerin
hörgüçlerinde yağ depo etmeleri
-Çölde
yaşayan develerin kum fırtınalarından etkilenmemek için kulak ve burunlarının
kıllı olması
-Bukalemun
ve ahtapotun kendini korumak için renk değiştiriyor olması.

Morsların
(soğuk koşullara karşı koruma sağlayan kalın deri), su aygırlarının (burun
üstünde burun delikleri) ve ördeklerin (perdeli ayaklar) yaşam alanı
adaptasyonları.
|
SORU
1. (2025-TYT/FEN)
Aşağıdakilerden
hangisi tüm canlıların ortak özelliği
değildir?
A)
Tek bir hücre veya hücrelerden meydana gelmiş olma
B)
Enerji kullanma
C)
Oksijen kullanma
D)
Uyarılara tepki verme
E) Kalıtsal
materyal içerme
SORU 2.
(2025-MSÜ/FEN)
Canlıların
belirli bir ortamda hayatta kalma ve üreme
şansını
artıran; kalıtsal olarak yavrulara aktarılabilen
fizyolojik,
yapısal ve davranışsal özellikler o canlıların
adaptasyonunu
sağlar.
Buna
göre
I. kutuplarda
yaşamaya uyum sağlamış olan penguenlerin deri altında yağ depolamaları,
II.
çöllerde yaşamaya uyum sağlamış birçok hayvan türünün azotlu boşaltım atığı
olarak az su kaybına neden olan ürik asit atmaları,
III.
bazı arı türlerinde yumurtanın geliştiği sıcaklığa bağlı olarak yavruların
renklerinin farklılık
göstermesi
durumlarından
hangileri adaptasyon olarak kabul
edilebilir?
A)
Yalnız II
B)
Yalnız III
C) I
ve II
D) I
ve III
E) I,
II ve III
SORU 3. (2018-MSÜ/Fen)
Aşağıdakilerden
hangisi tüm canlıların ortak özelliği değildir?
A)
Hücresel yapıya sahip olma
B)
Metabolizmaya sahip olma
C)
Oksijenli solunum yapma
D)
Genetik maddeye sahip olma
E)
Çevresel uyarılara tepki verme
SORU
4.
(2016 YGS)
Günümüzde
yaşayan bazı canlıların kullandıkları enerji ve karbon kaynağı esas alınarak
beslenme tipleri aşağıdaki tablodaki gibi gruplandırılabilir.
Beslenme
tipi
|
Enerji
kaynağı
|
Karbon
kaynağı
|
I
|
Işık
|
CO2
|
II
|
İnorganik
maddeler
|
CO2
|
III
|
Organik
bileşikler
|
Organik
bileşikler
|
Buna
göre, I, II ve III ile gösterilen beslenme tipleri aşağıdakilerin hangisinde
doğru verilmiştir?
|
I
|
II
|
III
|
A)
|
Kemo
heterotrof
|
Kemo
ototrof
|
Foto
ototrof
|
B)
|
Kemo
heterotrof
|
Foto
ototrof
|
Kemo
ototrof
|
C)
|
Kemo
ototrof
|
Kemo
heterotrof
|
Fotoo
totrof
|
D)
|
Foto
ototrof
|
Kemo
heteretrof
|
Kemo
ototrof
|
E)
|
Foto
ototrof
|
Kemo
ototrof
|
Kemo
heterotrof
|
SORU 5. (2014 - YGS
/ FEN)
Canlılar; hareket,
beslenme, solunum, boşaltım, uyarıya tepki verme, üreme ve büyüme gibi ortak özelliklere
sahiptirler.
Buna göre,
bitkilerdeki bazı yaşamsal olaylar ile canlıların ortak özellikleri arasında
yapılan aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi yanlıştır?
A) Atık maddeleri
uzaklaştırma – Boşaltım
B) CO2
kullanarak O2 üretme – Solunum
C) Madde yapımı ve
yıkımı – Metabolizma
D) Yavru oluşturma
– Üreme
E) Işığa doğru
yönelme – Uyarıya tepki verme
SORU 6. (2011 LYS)
Aşağıdaki
durumlardan hangisinde oluşan bireylerin, hücre çekirdeklerindeki kalıtsal özellikleri,
atasınınkine bire bir benzemeyebilir? (Mutasyon gerçekleşmediği kabul
edilecektir.)
A) Ana bireyde
oluşan tomurcuktan yeni bir bireyin
B) Mitozla oluşan
diploit spordan gelişen yeni bir bireyin
C) Hermafrodit iki
canlının birbirlerini döllemesiyle oluşan bireylerin
D) Diploit bir
canlının diploit yumurtasından partenogenezle gelişen yeni bir bireyin
E) Planaryanın
vücudunun ikiye bölünmesiyle oluşan bireylerin
SORU
7.
(2010 YGS): Bir ekosistemdeki ayrıştırıcı organizmalar ortamdan
uzaklaştırılacak olursa belirli bir süre sonra, bu ekosistemde,
I.
tüketicilere aktarılan enerji miktarının artması,
II.
üretici sayısının artması,
III.
biriken organik madde miktarının artması,
IV.
mineraller için rekabetin artması
olaylarından
hangilerinin gerçekleşmesi beklenir?
A)
Yalnız II B) Yalnız IV C) I ve III
D)
II ve IV E) III ve IV
CEVAPLAR
1. Canlılar aleminde oksijenin
zehir etkisi yaptığı, zorunlu anaerob (oksijensiz) bakteriler vardır. Bunlar
oksijen kullanmazlar. Dolayısı ile oksijen kullanma ortak değildir.
CEVAP: C
2. Bazı arı türlerinde yumurtanın geliştiği sıcaklığa bağlı olarak
yavruların renklerinin farklılık
Göstermesi kalıtsal olarak kalıtılmaz. Adaptasyon değildir.
CEVAP: C
3. Oksijenli solunum yapmak ortak özellik değildir.
CEVAP: C
4. I. Enerji kaynağı olarak ışık kullanan bir canlı fotosentez
yaparak besleniyor. O halde beslenme şekli fotoototroftur.
II. Enerji kaynağı olarak
inorganik madde kullanıyorsa, inorganiklerin oksidasyonu ile bunu
gerçekleştirir. Yani kemosentez yaparak beslenir. Beslenme şekli
kemoototroftur.
III. Hem enerji hem de karbon
kaynağı organik ise besinini dışarıdan hazır olarak alıp beslenir. Beslenme
şekli, organik maddeleri enerji ve karbon kaynağı olarak kullandıkları için kemoheterotroftur.
CEVAP: E
5. CO2 kullanarak O2
üretme, solunum değil fotosentezdir.
CEVAP: B
6. Eşeysiz üremede oluşan
bireyler ata ile birebir benzer. Soruda verilen tomurcuklanma, sporla üreme,
diploit bir canlının diploit yumurtasından partenogenez, planaryanın
vücudunun ikiye bölünmesiyle yeni planarya oluşumu eşeysiz üremedir.
Çeşitlilik oluşturmazlar. Ancak hermafrodit iki canlının birbirlerini
döllemesi olayı eşeyli üremedir. Eşeyli üremede gametleri oluşturan mayoz ve
döllenme olayları çeşitlilik oluşturur.
CEVAP: C
7. Ayrıştırıcı organizmalar ölmüş
canlı kalıntılarını ve organik maddeleri inorganik maddelere çeviren
organizmalardır. Ayrıştırıcı organizmaların olmaması çevrede organik madde
birikimine ve inorganik maddeler olan mineral azalmasına neden olur. Buna
bağlı olarak bitkilerde mineral bakımından rekabetin artması söz konusu
olur. CEVAP: E
|