11. SINIF ÜNİTE,
KONU, KAZANIM VE AÇIKLAMALARI
11.1. İnsan
Fizyolojisi
11.1.1.
Denetleyici ve Düzenleyici Sistem, Duyu Organları
11.1.1.5. Duyu
organlarının yapısını ve işleyişini açıklar.
a. Dokunma
duyusu olan deri verilirken epitel ve temel bağ doku kısaca açıklanır.
b. Duyu organlarının
yapısı şema üzerinde gösterilerek açıklanır.
c. Duyu organlarının
yapısı işlenirken görsel ögeler, grafik düzenleyiciler, e-öğrenme nesnesi ve
uygulamalarından yararlanılır.
ç. Göz küresi
bölümleri sert tabaka, damar tabaka, ağ tabaka olarak verilir, ayrıntılı
yapılarına girilmez.
Kulak bölümleri dış
kulak, orta kulak ve iç kulak olarak verilip ayrıntılı yapılarına
girilmez.
d. İbn Heysem’in göz
ile ilgili çalışmaları vurgulanır.
-Duyu organlarının yapısında çevredeki
uyarıları almaya özelleşmiş yapılara reseptör (almaç) denir.
Koku reseptörleri özelleşmiş sinir hücresidir.
Diğer reseptörler epitel doku hücresidir.
|
-Çevredeki uyarılar, duyu
organlarındaki alıcı (reseptör) adı verilen özelleşmiş epitel hücreleri veya
sinir uçlarıyla alınır.
-Oluşan uyartılar beyindeki belirli
merkezlere iletilerek değerlendirilir ve algı oluşur. Dolayısıyla, duyu
organımızla değil, beynimizle görür, işitir veya dokunduklarımızı algılarız.
-Vücutta, kan basıncı ve vücut
pozisyonu gibi içsel uyarılara duyarlı iç alıcılar ve vücut dışındaki
uyarılara duyarlı olan dış alıcılar vardır. Örneğin dolaşım sıvısının
ozmotik basıcını algılayan almaçlar, kandaki glikoz ve CO2 miktarını
algılayan iç almaçlardır.
-Dış alıcılar duyu organlarında
bulunur.
-Tepki verdikleri
uyarı tipine göre, duyu reseptörleri beş çeşittir.
1. Fotoreseptörler: Gözümüzde
bulunur, ışığa karşı duyarlıdır.
2. Kemoreseptörler: Burun
ve dilde bulunur, kimyasal uyaranlara karşı duyarlıdır.
3. Mekanoreseptörler: Deri
ve kulakta bulunur. Dokunma, basınç, hareket ve ses gibi uyaranlara karşı
duyarlıdır.
4. Termoreseptör Deride
bulunan ve sıcak ile soğuğu algılayan reseptörlerdir.
5. Ağrı reseptörleri: Beyin
dışında tüm vücutta bulunur.
Işık gibi, ses gibi reseptörlerin uyarılma şekli
farklı olabilir. Ancak uyartıların iletim şekli kesinlikle aynıdır. Farklı
duyuların oluşum sebebi ise merkezi sinir sisteminde farklı merkezlerde
değerlendirilmesinden kaynaklanmaktadır.
|
A. GÖRME DUYUSU
Göz iki kısımda incelenir; 1. Göz yuvarlağı 2. Yardımcı yapılar
1. GÖZ YUVARLAĞI
-Dıştan içe doğru sert tabaka, damar
tabaka ve ağ tabak (retina) olmak üzere üç tabakadan oluşur.

Şekil: Gözün kısımları
a. Sert tabaka: Gözün en dış tabakasıdır. Gözü sarar ve
iç tabakaları korur. Sert tabakanın gözün ön kısmında saydamlaşıp
kubbeleşerek oluşturduğu yapıya kornea (saydam tabaka) denir.
Kornea, göze gelen ışınların ilk olarak kırıldığı
yerdir. Işığın göz merceğine ulaşmasını sağlar. Kornea, sinir bulunmasına
rağmen damarsız bir doku olduğu için kornea nakillerinde uyuşmazlık pek
görülmez.
|
b. Damar tabaka: Sert tabakanın altında yer alır, koyu kahverengi görünür.
Gözü besleyen kan damarları bakımından zengindir. İçerdiği pigmentlerden
dolayı koyu renkte görünür. Pigmentler göze gelen ışığın çoğunu emer. Bu
nedenle gözün içi karanlık bir oda görünümündedir. Işığın bu tabakada
emilmesi ile göz içinde ışık yansıması olmaz. Böylece görüntünün net olması
sağlanır.
-Damar tabaka gözün ön kısmında farklılaşarak irisi
oluşturur. İris, gözün renkli kısmıdır. İrisin tam ortasında bir delik
bulunur. Bu deliğe göz bebeği adı verilir. İristeki düz kaslar, göz
bebeğinin genişliğini kontrol ederek gözün içine girecek ışık miktarını
ayarlar.
|
-Göz bebeğinin arkasında göz
merceği bulunur. Kan damarı taşımaz. camsı cisimdeki lenf sıvısı ile
beslenir.
Göz merceği gözün ikinci kez kırıldığı yerdir.
(İlki kornea idi)
|
-Cismin uzaklığına bağlı olarak göz
merceği incelip ya da kalınlaşarak görüntüyü sarı benek üzerine düşürmesine göz
uyumu denir. Bunu sağlayan merceği kontrol eden kaslar ve merceği taşıyan
bağlardır.
-Yakındaki bir cisme bakıldığında damar tabakadaki
silli (kirpiksi) kaslar kasılır, göz merceğini tutan mercek bağları gevşer,
küresel bir şekil alır ve göz merceğinin kırıcılığı artar.
-Uzaktaki bir cisme bakıldığında ise silli kaslar
gevşer, damar tabaka genişler ve mercek bağları gerilir; mercek yassılaşır
ve merceğin kırıcılığı azalır.
|
-Gözde kornea ile göz merceği arasında
kalan boşluğa ön oda, mercekle iris arasında kalan boşluğa da arka
oda adı verilir. Bu odalar özel bir sıvı ile doludur. Bu sıvı gözün
şeklinin ve canlılığının korunmasını sağlar. Mercek ile retina arasında kalan
kısım gözün en büyük boşluğunu oluşturur. Bu kısım jelimsi bir sıvıyla doludur.
Bu sıvı camsı sıvı olarak adlandırılır. Camsı sıvı, göz küresinde iç basınç
meydana getirerek gözün şeklinin sabit kalmasını sağlar. Ayrıca camsı cisimde
ışığın kırılması da gerçekleşir.
c. Ağ tabaka (Retina): Gözün en iç kısmında bulunan tabakadır. Mercekten
kırılan ışınlar retina üzerine düşer.
Retinada ışığı algılayan reseptörler ve
ağ şeklinde dağılmış sinir hücreleri bulunur. Bu reseptörlere şekillerinden
dolayı çubuk ve koni hücreleri adı verilir. Retinada sadece koni hücrelerinin
bulunduğu yere sarı benek adı verilir. Ancak retinada sarı benek dışında da
seyrek olarak koni hücreleri bulunur. Burası görme olayı sırasında retinaya
ulaşan ışınların toplandığı yerdir.
Sarı beneğin merkezinde koni hücreleri,
kenarlarında ise çubuk hücreleri yoğunlaşmıştır. Bundan dolayı yandan
yaklaşan bir cismin önce şeklini daha sonra da rengini algılarız.
|
-Görme sinirlerinin retinadan çıktığı
nokta ise kör nokta olarak adlandırılır. Burada çubuk ve koni hücresi
bulunmadığından görüntü oluşmaz ve ışık algılanmaz.
-Retinadaki fotoreseptörler, çubuk
ve koni olmak üzere iki çeşittir.
-a. Çubuk hücreler: Renklere duyarlı değildir. Az ışıkta (gece) cismin
şeklini, siyah-beyaz olarak algılanmasını sağlar.
- Yapılarındaki rodopsin adlı pigment
düşük yoğunluktaki ışığı iyi soğurur. Bu durum da karanlıkta iyi görmeyi
sağlar. Rodopsin pigmentinin ön maddesi A vitaminidir. A vitamini
eksikliğinde gece körlüğü görülür. Fazla ışıkta rodopsin özelliğini kaybeder
karanlıkta tekrar oluşur. Karanlık bir odaya girdiğimizde önce hiçbir şey
göremeyiz. Fakat yavaş yavaş şekli belirginleşir. Bunun sebebi rodopsin
sentezinin zaman almasıdır.
b. Koni hücreler: Yeterli ışık şiddetinde renkli görmeyi sağlar.
Renkli ve parlak ışığı soğuran fotopsin pigmenti içerir.
-Retinada üç tip koni hücresi vardır. Bunlar
kırmızı, yeşil ve mavi ışığı algılama özelliğine sahip pigmentleri taşıyan
koni hücrelerdir.
-Bunların dışındaki renkler bu üç çeşit koni
hücresinin çeşit ve sayı olarak farklı görev yapması ile algılanır. Örneğin
Maviyi ve kırmızıyı soğuran koniler eşit oranda uyarılırsa mor görürüz.
|
Görme olayı sırasında sırasıyla
görev yapan yapılar:

-Her iki gözden çıkan sinirler beyin
kabuğunda optik kiyazma olarak adlandırılan bir bölgede birleşir.
Burada her iki gözün sol tarafla ilgili görüntüsü beynin sağ tarafına, sağ
tarafla ilgili görüntüsü ise beynin sol tarafına iletilir.

Şekil: Sağ ve sol gözden gelen görüntüler beynin görme
merkezinde birleşir.
2. GÖZE YARDIMCI
YAPILAR
-Kaşlar, göz kapakları, kirpikler,
gözyaşı bezleri ve göz kasları göze yardımcı yapılardır.
-Kaşlar ve kirpikler gözü yoğun güneş
ışınlarından korur. Yabancı maddelerin ve alından gelebilecek terin göze
kaçmasını engeller.
- Göz kapakları, gözü toz ve dışarıdan
gelen diğer zararlı maddelere karşı korur; gözyaşının kurumasını engeller,
gözün nemli kalmasını sağlar.
-Gözyaşı gözü nemli tutar, kurumaktan
korur. Göze ulaşan mikroplar, gözyaşında bulunan lizozim enzimi
sayesinde yok edilmesi, göz küresinin temiz ve nemli tutulması, kornea ve göz
merceğine besin ve su sağlanması gibi görevleri vardır.
İbnu’l Heysem: Bize görmeyi gösteren adam
Optiği
'görme bilimi' olarak tasarlayan bilim adamıdır İbnu'l Heysem. Artık bütün
dünyada 'Optiğin Babası' olarak anılmaktadır. Kitabı 1100’lü yıllarda
'Alhazen’in Optik Hazinesi' başlığı altında Latinceye çevrilmiştir. (Mehmet
Ali Başaran)
|
B. İŞİTME DUYUSU
-Kulak, işitme ve denge organımızdır.
-Kulağın yapısı dış kulak, orta kulak
ve iç kulak olmak üzere üç kısımdan oluşur.
-Dış kulak ses dalgalarını toplayıp
orta kulağa iletmekten; orta kulak aldığı ses dalgalarının şiddetini
arttırarak iç kulağa iletmekten sorumludur. İç kulak ise aldığı bu ses
dalgalarını sinir sinyallerine dönüştürerek beyne gönderir ve beyinde sesin
algılanıp yorumlanması gerçekleşir.

Şekil: Kulağın yapısı
a. Dış Kulak
-Kulak kepçesi ve kulak yolundan
oluşur. Kulak zarı dış kulağı orta kulaktan ayırır.
-Dış kulak sadece karada yaşayan
memelilerde bulunur.
-Kulak kepçesi çevreden gelen ses
dalgalarını toplar.
-Kulak yolu ise kulak kepçesinin topladığı
ses dalgalarını kulak zarına iletir.
-Kulak yolunda kulak kiri salgılayan
bezler bulunur. Kulak kiri kulağa giren maddeleri tutar.
-Kulak yolunun sonunda orta kulak ile
dış kulağı birbirinden ayıran kulak zarı yer alır.
b. Orta Kulak
-Orta kulak, kulak zarı ile başlayan odacıktır.
-Burada birbiriyle eklem yapmış çekiç,
örs ve üzengi kemikleri yer alır.
-Kulak zarının ses dalgaları ile
titreşmesi sonucunda ses orta kulağa iletilmiş olur.
-Orta kulak kemikleri kulak zarından
aldıkları titreşimleri 15-20 kat artırarak iç kulağa açılan oval pencereye
iletir.
- Orta kulakta yutağa açılan östaki borusu adı
verilen bir kanal bulunur.
-Bu kanalın görevi, kulak zarının iki tarafındaki
basıncın dengede tutulmasını sağlamaktır.
|
c. İç Kulak
-İç kulakta hem işitme hem de denge ile
ilgili yapılar bulunur.
-İç kulakta yer alan yapılar dalız,
yarım daire kanalları, tulumcuk, kesecik ve salyangozdur.
-Dalız ve salyangoz (kohlea) işitmeden; yarım daire
kanalları, kesecik ve tulumcuk ise dengeden sorumludur. Asıl işitme organı
olan korti salyangozda bulunur.
|
UYARI
Öğretim programında “Kulak
bölümleri dış kulak, orta kulak ve iç kulak olarak verilip ayrıntılı
yapılarına girilmez.” deniliyor. Bu bölüm müfredat üstüdür. Konunun
daha iyi anlaşılması için eklenmiştir.
-Salyangoz
içi sıvı ile dolu kıvrılmış bir yapıdır. Üstte vestibular kanal, altta
timpanik kanal ve ortada kohlear kanallardan oluşur. Vestibular ve timpanik
kanallarda perilenf sıvısı, kohlear kanalda ise endolenf sıvısı bulunur.
Aynı zamanda kohlear kanal içinde işitme tüy hücreleri olarak bilinen
mekanoreseptörleri taşıyan Korti organı burada bulunur. Bu
reseptörler duyu sinirleri ile sinaps yapar. Uç beyindeki temporal loba
impuls gönderir.

|
-İç
kulaktaki tulumcuk, kesecik ve yarım daire kanalları denge ile ilgili
yapılardır. Yarım daire kanalları tulumcukla bağlantılıdır. Tulumcuk ise
kesecikle bağlantılıdır. Tulumcuk ve kesecik içinde CaCO3’dan yapılmış otolit
taşları ile silli denge reseptörleri bulunur. Bu reseptörler denge sinirleri
ile bağlantılıdır. -Vücut
pozisyonunun yer çekimine göre dikey düzlemde ayarlanması kesecik ve tulumcuk
tarafından sağlanır. (Statik denge). -Dönme,
hızlanma ve yavaşlama gibi hareketlerde vücut pozisyonunun korunması yarım
daire kanalları ile sağlanır. (Dinamik denge)
|
Eğer etrafınızda bir süre dönerseniz yarım daire
kanalları içindeki sıvı da hareket eder. Aniden durduğunuzda ise hâlâ
kendinizi dönüyormuş gibi hissedersiniz. Çünkü siz durduğunuz hâlde,
kanallar içindeki sıvı hâlâ hareket hâlindedir ve denge sinirlerinde impuls
oluşturulmaktadır.
Bazı insanlarda gemi, uçak ya da otomobil gibi
araçlarla seyahat etmekten dolayı mide bulantısı olması bu sebeptendir.
|
-İşitme olayı

-İşitme sırasında ses dalgaları dış kulakta gaz
ortamdan, orta kulakta katı ortamdan, iç kulakta ise sıvı ortamından geçer.
- Ses iletim hızı: Orta kulak > İç kulak > Dış kulak
şeklindedir.
|
C. TAT DUYUSU
-Dil, insanlarda tat alma duyusu organıdır.
Dil aynı zamanda konuşma, yutma ve yutkunmaya yardımcı bir organdır.
-Besinlerin tatlarının alınmasında
dilde bulunan tat tomurcukları (reseptörleri) görev yapar. Tat tomurcukları
dilde papilla adı verilen çıkıntıların üzerinde bulunur. Yaş
ilerledikçe tat tomurcuğu sayısı azalır.
- Tat tomurcukları, tükürük sıvısında
çözünen maddeleri algılar ve duyu sinirlerini uyarır. Duyu sinirleri bu
impulsları beyne iletir ve tat algılanır.
- Tat tomurcukları acı,
ekşi, tatlı ve tuzlu olmak üzere dört temel tadı algılayabilir.
-Tüm tat reseptörlerinin
dilin her yerinde bulunmasına rağmen, farklı tatları algılayan tat
tomurcukları dilin belirli bölgelerinde özellikle yoğunlaşmışlardır.
|

|
-Besinin görünüşü, kokusu, soğuk ya da
sıcak olması da tadın alınmasında etkilidir. Örneğin soğuk çorbanın tadı
sıcak çorbaya göre farklı algılanır.
- Koku duyusu ile tat duyusu birbiriyle
ilişkilidir. Üst solunum yolları enfeksiyonu olmuş biri veya burnu tıkalı
biri besinlerin tadını tam olarak almakta zorlanır.
Ç. KOKU DUYUSU
-Burun, nefes ve koku alma organı
olarak iş görür. Solunan havayı ısıtma, temizleme ve nemlendirme gibi
görevleri vardır.
-İnsanların koku duyusu, uçucu ve
mukusta çözünebilen kimyasalları algılar.
-Koku reseptörleri burnun üst kısmında sarı
bölge adı verilen yerde bulunur.
-Reseptör hücrelerin algılayıcı
uçlarında yer alan siller, kokuyu algılar ve uyarı, hücrelerin kendi
aksonları aracılığı ile beynin ilgili merkezine götürülür.
-Koku duyusunun oluşmasında diğer duyuların
algılanmasından farklı bir yol izlenir. Bu olayda reseptörlerden gelen
uyarılar talamusa uğramadan beyindeki koku merkezine ulaşır.
- Koku reseptörleri özelleşmiş sinir hücresidir.
Diğer reseptörler epitel doku hücresidir.
|
-Uzun süre aynı koku alınırsa koku
reseptörleri yorulurlar ve koku hissedilmez. Bu durum koku adaptasyonudur.
-Kişinin kendi ten kokusunu veya
üzerine sıktığı parfüm kokusunu bir süre sonra algılayamamasının sebebi
budur.
Bu durumdaki duyu hücreleri ancak
ortama yayılan farklı bir kokuyu algılayabilir.
EPİTEL DOKU
A. Genel özellikleri:
1. Vücudun dış ve iç yüzeyini örten
dokudur.
2. Hücreleri birbirine bitişiktir. Ara
madde yoktur.
3. Kan damarı ve sinir taşımaz.
4. Vücudun en fazla hücre kapsayan
dokusudur.
5. Dokunun altında hücresel yapıda
olmayan bir taban zar bulunur.
6. Gerekli besin ne oksijen bağ dokudan
difüzyon ile gelir.
7. Hızlı yenilenme yeteneğine sahiptir.
(Duyu epiteli hariç)
NOT: Bu
hızlı yenilenme, hücrelerin hızlı bölünmelerini gerektirir. Bu sırada bir
hata oluşumu riskini artırarak kansere varabilecek sonuçlar doğurabilir. Aynı
zamanda diğer vücut dokularına kıyasla epitel doku hücreleri dış ortamla
doğrudan temas ettiği için karsinojen (kanser yapıcı madde) olarak bilinen
etkenlere çok daha açık bir dokudur. Buna bağlı olarak tüm kanserlerin %80’i
epitel doku kaynaklıdır. (Kaynak: Temel biyoloji)
B. Başlıca görevleri:
a. Bulundukları organı, fiziksel,
kimyasal ve mekanik etkilere karşı korumak.
b. Bağırsaklardan bazı maddelere emmek.
c. Süt, gözyaşı gibi salgı yapmak.
d. Çevreden gelen uyarıları almak.
-Epitel doku duyu epiteli, bez
epiteli, örtü epiteli olarak üç grupta incelenir.
Duyu epiteli: Duyu organlarında bulunan ve çevreden gelen
uyarıları almak için özelleşmiş hücrelere sahip olan epiteldir. Burunda koku
epiteli, dilde tat epiteli örnek olarak verilebilir.
Bez epiteli: Salgı oluşturan epitel hücreleridir ve salgı epiteli
olarak da tanımlanır. Örneğin tükürük, ter, gözyaşı, mukus gibi salgılar ile
parathormon, adrenalin gibi hormonlar salgı epiteli tarafından üretilir.
Örtü epiteli: Vücudun dışını, doku ve organların iç yüzeyini örten
epiteldir. Vücudu ısı, çarpma, vurma gibi fiziksel ve kimyasal etkilere karşı
korur. Bağırsaklarda besin maddelerinin emiliminde görev alır.
Örtü epiteli, hücrelerin dizilişine
göre tek katlı ve çok katlı epitel doku olarak ikiye ayrılır.
1. Tek katlı epitel doku hücrelerin
şekillerine göre isim alır. a.Yassı epitel; Akciğer alveollerinde, kan ve lenf damarlarının iç
yüzeyinde bulunur.
b. Kübik epitel; böbrek kanallarında, salgı bezlerinin iç yüzeyinde ve
tiroit bezinde bulunur
c. Silindirik epitel; bağırsak ve solunum yollarının iç yüzeyinde, döl
yatağı ve safra kesesinin iç yüzeyinde silindirik epitel hücreleri bulunur.
2. Çok katlı epitel doku ise yassı, kübik, silindirik hücrelerden
oluşur ve en üstte bulunan hücreye göre adlandırılır. İnsanda üst deri, çok
katlı yassı epitel dokuya örnektir.
TEMEL BAĞ
DOKU
-Hücreler arası boşluk fazla, ara madde
vardır.
-Ara maddenin sertleşmesi ile kıkırdak
ve kemik dokuyu oluşturur.
-Bitkisel dokulardan parankima dokusuna
karşılık gelir.
-Diğer dokuları desteklemek, birbirine bağlamak ve
taşıdığı kan damarları sayesinde beslemek gibi iki temel görevi vardır.
|
-Kıkırdak, kemik, kan ve yağ doku, bağ
dokunun özelleşmesiyle oluşmuş dokulardır.
- Önemli bazı temel
bağ doku hücreleri:
-Fibroblastlar: Bağ dokunun temel hücreleridir. Yerleri sabittir.
Bağ doku liflerini üretir.
-Makrofajlar: Gelişmiş fagositoz yetenekleri ile ölü kan
hücrelerini, vücuda giren bakterileri yok eder.
-Plazma hücreleri: Antikor üreterek bağışıklık sistemine yardımcı
olurlar.
-Mast hücreleri: Kanın damar içinde pıhtılaşmasını engelleyen heparin
ve kılcal damarların geçirgenliğini arttıran histamin salgılar.
-Melanositler: Sitoplazmalarında melanin pigmenti taşıdıkları için
dokuya renk verirler.
Fibroplastların oluşturduğu lifler proteinden
oluşur ve hücreleri bir arada tutar. Üç çeşidi vardır.
-Kollajen Lifler: Vücudumuzda mekanik etkilere karşı dirençli olması gereken
bölgelerde bulunurlar. Demetler halinde bulunurlar ve eğilip bükülme görevi
görürler. Beyaz renklidir.
-Ağsı Lifler: Doku ve organların etrafını saran dokuya ağsı lif denir. Desteklik
sağlar. Örnek verecek olursak karaciğer, dalak, mide gibi organların
etraflarını saran dokuya verilen isimdir.
-Elastik Lifler: Elastik bir yapıya sahiptir. Rengi sarı, gerilime sahiptirler.
Bırakıldığında ise tekrar eski haline döner. Yüz ve boyun bölgelerinde
bulunur.
|
D. DOKUNMA DUYUSU
-Dokunma organı olan deri yaklaşık 2 m2
alanı ile vücudun en büyük ve yaklaşık 5 kg kütlesi ile vücudun en ağır
organıdır.
Derinin görevleri
1. Koruma: Bakterilere, su kaybına, güneş ışınlarına, fiziksel
ve kimyasal etkilere karşı korur.
2. Boşaltım: Terleme ile su, tuz ve bir miktar artık atılır.
3. Solunuma yardımcıdır. Belirli oranda gaz alışverişi yapılır.
4. Mekano, termoreseptörler ve
serbest sinir uçları ile bazı duyuların alınması
5. Isı düzenleme: Soğukta derideki kılcal damarlar daralır. (ısı
kaybını azaltma adaptasyonu). Sıcak havalarda deri kılcalları genişler. (Isı
kaybını artırma adaptasyonu) Terleme ile su buharlaştıkça ısı kaybı gerçekleşir.
Soğukta vücut yüzeyinde ısı azalınca kaybola ısının yerine yenisi yenisini
koymak için kıl kökü kasları kasılır. Üşüdüğümüzde tüylerin dikleşmesinin
sebebi budur.
Deri, üst deri ve alt deri olmak
üzere iki kısımda incelenir:
a. Üst deri (epidermis): Örtü epitelinden oluşur. Epidermiste kan damarları
ve sinirler bir de ter bezleri yoktur.
-Üst derinin üst kısmı korun
tabakası adını alır. Korun tabakası deriyi çarpma, vurma ve
mikroorganizmalara karşı korur. Korun tabakasının kalınlaşmasıyla oluşan
keratinden saç, tırnak gibi yapılar gelişir.
-Korun tabakasının altında canlı
hücrelerden oluşan Malpighi tabakası bulunur. Burada deriye rengini
veren melanin pigmenti sentezlenir. Ayrıca ağrı reseptörleri ve ter kanalları
da bulunur.

Şekil: Derinin yapısı
b. Alt deri (dermis): Üst derinin altındaki tabakadır. Burada kan
damarları, sinirler, duyu reseptörleri, kıl kökleri, elastik ve kollajen
lifler, düz kaslar, ter ve yağ bezleri bulunur.
Ter bezleri: Dudak hariç tüm vücut yüzeyinde bulunur. Alt deride
yer alan bu bezler yumak gibi kıvrılmıştır, gözenekler ile deri yüzeyine
açılır. Derinin vücut sıcaklığını düzenlemesi ve boşaltıma yardımcı olması bu
bezlerden salgılanan ter sıvısı ile olur.
Yağ bezleri: Salgılarını kılları saran keseciklere vererek derinin
yumuşak kalmasını sağlar.
Kıllar: Avuç içi, ayak tabanı, dudaklar hariç tüm vücutta
bulunabilir. Kıllar gündüze oranla gece, soğuk ortama oranla sıcak ortamda
daha hızlı uzar.
-Alt deride dokunma, basınç, sıcaklık
ve ağrı gibi duyuları alan reseptörler bulunur. Derinin duyu organı olarak
kabul edilmesi bu reseptörler nedeniyledir.
-Çeşitli duyuları almaya özelleşmiş
reseptörler bütün vücuda dağılmış hâldedir, ancak dağılımları homojen
değildir. Örneğin dokunma reseptörleri parmak uçlarında daha yoğun olarak
bulunur. Böylece görmesek bile bir objenin büyüklüğünü parmak uçlarımızla
dokunarak belirleyebiliriz. Ağzımızda sıcaklığı algılayan reseptörler az,
derimizde ise daha çoktur. Bundan dolayı derimizi yakabilecek kadar sıcak
olan çay suyu, ağzımızı yakmaz.
|
SORU 1. (2015 YGS/Fen Bilimleri)
Aşağıdaki şekilde insan göz küresinin
kesiti verilmiştir.

Işığa duyarlı almaçların bulunduğu
bölge şekilde hangi numara ile gösterilmiştir?
A) I B) II C) III D)
IV E) V
SORU 2. (1992 ÖYS)
İnsanlarda, reseptörleri benzer
biçimde uyarılan iki duyu çeşidi, aşağıdakilerden hangisinde birlikte
verilmiştir?
A) İşitme – Koklama
B) Tatma – Görme
C) İşitme – Tatma
D) Dokunma – Koklama
E) Koklama – Tatma
SORU 3. (1991 ÖYS)
Normal bir insanda, duyu uyarısıyla
(koku duyusu hariç) başlayan impulslar, tepki organına (efektöre) ulaşıncaya
kadar;
I. Reseptör, II Beyin kabuğu, III.
Talamus
şeklindeki yapılardan hangi sıraya
göre geçer?
A) I, III, II B) I, I,
III C) II, III, I
D) III, I, II E) III, II, I
SORU 4. (1990 ÖYS)
Aşağıdakilerden hangisi, normal bir
insanın, uzaktaki bir cismi gördükten hemen sonra, yakındaki ve daha
karanlıktaki bir cisme bakıp, onu net görebilmesi sırasında gerçekleşmez?
A) Işınların görme hücrelerini uyarması
B) Göz bebeği genişliğinin değişmesi
C) Işınların göz merceğinde kırılması
D) Işınların korneada kırılması
E) Göz merceği kalınlığının aynı
kalması
SORU 5. (1986 ÖYS)
Kırmızı bir bilye, gözümüzün önünde,
soldan sağa doğru yavaş yavaş hareket ettirilmektedir.

Bilye gözümüzün optik eksenine yaklaşırken
ilk olarak şeklinin, daha sonra renginin algılanmasının nedeni
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Siyah-beyazı algılayan çomakların
sarı beneğin dışında bulunması
B) Renkleri algılayan konilerin sadece
sarı beneğin dışında yayılmış olması
C) Görüntünün ilk olarak sarı beneğe
düşmesi
D) Korneanın yandan gelen ve renk
duyusunu uyaran ışın dalga boylarını yansıtması
E) Siyah-beyaz etki yapan ışınların
daha etkin olması
SORU 6. (1984 ÖYS)
İnsan gözlerinin ağ tabakasında kör
nokta bulunmasına rağmen, belirli bir noktaya bakan normal bir insanın, görme
alanı içindeki her şeyi görmesini sağlayan nedir?
A) Göz merceğinin uyum yapması
B) İki gözün birlikte kullanılması
C) Göz bebeğinin büyüyüp küçülebilmesi
D) Göz kaslarının gözü sağa sola
çevirebilmesi
E) Cisimlere dikkatle bakılması
SORU 7. (2013 - LYS2 / BİY)
Bir süre kendi etrafında dönen bir
insanın sandalyeye oturduktan sonra baş dönmesi hissinin devam etmesinin
nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yarım daire kanallarındaki sıvının
hareketinin devam etmesi
B) Östaki borusunun basınç
değişikliğini ayarlayamaması
C) Silli (kıllı) duyu hücrelerinin
beyinciğe sinyal gönderememesi
D) Yarım daire kanallarındaki sıvıda
basınç dalgalarının genliğinin artması
E) Yarım daire kanallarının her birinin
diğer ikisiyle dik olarak konumlanmış olması
SORU 8. (2017-LYS2/BİY)
Aşağıda insana ait kulak yapısı
gösterilmiştir.

Buna göre, kulaktaki yapılar ve
işlevleriyle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Kulak kepçesi, sesin toplanmasını
sağlar.
B) Ses dalgaları ile ilk kez kulak zarı
titreşir. C) Sesin iletilmesi sürecinde bazı küçük kemikler işlev görür.
D) Östaki borusu, orta kulak ile yutak
arasında bulunur.
E) Ses, yarım daire kanallarında duyuma
dönüştürülür.
SORU 9. Cismin uzaklığına bağlı olarak gerçekleşen
değişimlerle net görüntü sağlanmasına göz uyumu denir.
Buna göre göz uyumu ile ilgili
olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yakındaki bir cisme bakıldığında
silli (kirpiksi) kaslar kasılır, göz merceğini tutan mercek bağları gevşer.
B) Uzaktaki bir cisme bakıldığında mercek
yassılaşır ve merceğin kırıcılığı azalır.
C) Yakındaki bir cisme bakıldığında göz
merceğinin kırıcılığı artar.
D) Uzaktaki bir cisme bakıldığında
korneanın küreselliği azalır.
E) Yakındaki bir cisme bakıldığında göz
merceğinin küreselliği artar.
SORU 10. (2005 ÖSS BASIN KOPYASI)
Aşağıdaki şema, insan kulağında, ses dalgalarının
beyne uyarı olarak iletimini sağlayan yapıları göstermektedir.

Aşağıdakilerin hangisinde, şemadaki
yapılardan biri, gerçekleştirdiği işlevle birlikte verilmiştir?
A) Östaki borusu – Ses dalgalarının
şiddetini artırma
B) Salyangoz – Orta kulak ile dış ortam
arasında hava basıncını dengede tutma
C) Kulak zarı – Havada yayılan ses
dalgalarını sıvıda yayılan dalgalara çevirme
D) Orta kulak kemikleri – Ses
dalgalarının şiddetinin aynı kalmasını sağlama
E) Korti organı – Farklı frekanslardaki
ses dalgalarını impulsa çevirme
SORU 11. (2009 - ÖSS / FEN-2)
Aşağıdaki durumlardan hangisi duyu
almaçlarının ‘‘alışma’’ özelliğine bir örnektir? A) Yaşlandıkça tat alma hissinin azalması
B) Nezle olunduğunda tat almanın
azalması
C) Derinin dayanamayacağı sıcaklıktaki
sıvıların içilebilmesi
D) Kullanılan parfümün kokusunun bir
süre sonra algılanmaması
E) Göz bebeklerinin ışığın şiddetine
göre genişleyip daralması
SORU 12. (1991 ÖYS)
Ses dalgaları ile meydana gelen
titreşimlerin insan kulağında çekiç. örs ve üzengi kemiklerinden sonra ilk
olarak iletildiği yer neresidir?
A) Dalız
B) Zar salyangoz
C) Korti organı
D) Yarım daire kanalları
E) Kemik salyangoz
SORU 13. (1994 ÖYS)
İnsanda sesin algılanmasında;
I. Otolit isimli kristallerin,
reseptörler üzerinde yer değiştirmesi
II. Reseptörlerin, sıvıdaki dalgalar
aracılığıyla mekanik olarak uyarılması
III. Uyarıların, mukus aracılığıyla
reseptör hücrelerine iletilmesi
olaylarından hangileri rol oynar?
A) Yalnız I B) Yalnız II C)
I ve II
D) I ve III E) II ve III
SORU 14. (1980 ÜSS)
Balık, kuş ve memeli hayvanların
işitme organlarında ortak olan yapı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kulak kepçesi
B) Yarım daire kanalları
C) Kulak yolu
D) Östaki borusu
E) İyi gelişmiş salyangoz
SORU 15. Bazı duyu organlarının
reseptörlerinin yoğun olarak bulunduğu bölgeler aşağıda verilmiştir.
I. Tat tomurcukları
II. Sarı benek
III. Korti organı
Buna göre numaralandırılan
bölgelerden aşağıda verilen reseptör çeşitlerinin doğru eşleştirilmesi hangisinde
yapılmıştır?
|
Mekano
reseptör
|
Foto
reseptör
|
Kemo
reseptör
|
A)
|
I
|
II
|
III
|
B)
|
II
|
I
|
III
|
C)
|
III
|
I
|
II
|
D)
|
I
|
III
|
II
|
E)
|
III
|
II
|
I
|
SORU 16. Burun ve kulaktaki
reseptörlerde impuls oluşabilmesi için uyarının;
I. Eşik değere sahip olma
II. Mukusta çözünme
III. Mekanik etki oluşturma
özelliklerinden hangilerine sahip
olma ortaktır?
A) Yalnız I B) Yalnız II C)
Yalnız III
D) I ve II E) I ve III
SORU 17. Duyu organları ve bu duyu
organlarında bulunan reseptörlerin doğru eşleştirilmesi aşağıdakilerin
hangisinde verilmiştir?
|
Göz
|
Burun
|
Dil
|
Kulak
|
Deri
|
A)
|
Sarı
benek
|
Sarı
bölge
|
Papilla
|
Korti
|
Dermis
|
B)
|
Sarı
bölge
|
Sarı
benek
|
Papilla
|
Korti
|
Dermis
|
C)
|
Sarı
benek
|
Sarı
bölge
|
Papilla
|
Kesecik
|
Üst deri
|
D)
|
Kornea
|
Sarı
bölge
|
Papilla
|
Korti
|
Dermis
|
E)
|
Sarı
benek
|
Sarı
bölge
|
Papilla
|
Korti
|
Dermis
|
SORU 18. Dokunma duyusu olan deri
ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Üst deri korun ve malpighi tabakalarından oluşur.
B) Üst deride güneş ışınlarının etkisi
ile A vitamini üretilir.
C) Dermis tabakası canlı hücrelerden
oluşur.
D) Deriye renk veren melanin
pigmentleri üst derinin malpighi tabakasından üretilir.
E) Deri bazı boşaltım atıklarının
atılmasını sağlar.
SORU 19. İnsan vücudundaki;
I. Kulak, II. Dil, III. Burun, IV. Deri
duyu organlarından hangilerinde
uyarıların algılanıp ilgili sinir hücrelerinde impuls oluşturabilmesi için
uyarıcının sıvı içinde çözünmesi gerekir?
A) I ve III B) I ve IV C)
III ve IV
D) II ve III E) I, II ve III
SORU 20. Kulağın bölümlerinden
birisi olmasına karşılık doğrudan işitme ve denge ile görevi bulunmayan kısım
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kulak kepçesi
B) Kulak zarı
C) Östaki borusu
D) Yarım daire kanalları
E) Tulumcuk ve kesecik
SORU 21.
I. Göz, II. Dil, III. Kulak, IV. Burun
Yukarıda verilen duyu organlarından
hangilerinde uyarılma mekanizması benzerdir?
A) I ve II B) I ve IV C)
I ve III
D) II ve III E) II ve IV
CEVAPLAR ve
ÇÖZÜMLERİ
1. Işığa duyarlı almaçlar III numara ile gösterilen ağ
tabakada (retinada) bulunur. Cevap: C
2. Koku ve tat duyu reseptörleri kimyasal uyarılara
karşı duyarlıdır.
Cevap: E
3. Duyu organlarından gelen uyarı reseptörler tarafından
alınır. Koku duyusu hariç diğer bütün duyular önce talamusa gelir. Talamustan
geçerek beyin kabuğundaki ilgili merkezine gönderilir.
Cevap: A
4. Cismin uzaklığına bağlı olarak göz merceği incelip ya
da kalınlaşarak görüntüyü sarı benek üzerine düşürmesine göz uyumu denir. Uzaktaki
bir cisme bakıldığında mercek yassılaşır ve merceğin kırıcılığı azalır.
Yakındaki bir cisme bakıldığında küresel bir şekil alır ve göz merceğinin
kırıcılığı artar.
Cevap: E
5. Sarı beneğin merkezinde koni hücreleri, kenarlarında
ise çubuk(çomak) hücreleri yoğunlaşmıştır. Bundan dolayı yandan yaklaşan bir
cismin önce şeklini daha sonra da rengini algılarız.
Cevap: A
6. Bu durumun nedeni iki gözün birlikte kullanılmasıdır.
Cevap: B
7. Eğer etrafınızda bir süre dönerseniz yarım daire
kanalları içindeki sıvı da hareket eder. Aniden durduğunuzda ise hâlâ kendinizi
dönüyormuş gibi hissedersiniz. Çünkü siz durduğunuz hâlde, kanallar içindeki
sıvı hâlâ hareket hâlindedir ve denge sinirlerinde impuls oluşturulmaktadır.
Cevap: A
8. Yarım daire kanalları iç dengeyi sağlamada
görevlidir. İşitmede fonksiyonları yoktur. İşitme organı salyangozdaki korti
organıdır.
Cevap: E
9. Göz uyumu sırasında korneanın kalınlığı değişmez. Cevap:
D
10. A) Östaki borusu – Orta kulak ile dış ortam arasında
hava basıncını dengede tutma
B) Salyangoz – Havada
yayılan ses dalgalarını sıvıda yayılan dalgalara çevirme
C) Kulak zarı – Ses
dalgalarını orta kulağa aktarma
D) Orta kulak
kemikleri – Ses dalgalarının şiddetini 15-20 kat artırarak iç kulağa
açılan oval pencereye iletme
E) Korti organı –
Farklı frekanslardaki ses dalgalarını impulsa çevirme
Cevap: E
11. Uzun süre aynı koku alınırsa koku reseptörleri
yorulurlar ve koku hissedilmez. Bu durum koku adaptasyonudur.
Cevap: D
12. Titreşim orta kulak kemikleri üzerinden geçtikten
sonra oval pencere ile iç kulaktaki dalıza aktarılır.
Cevap: A
13. I. Otolit isimli kristallerin, reseptörler üzerinde
yer değiştirmesi: Dengeyi sağlamaya yöneliktir.
II. Reseptörlerin,
sıvıdaki dalgalar aracılığıyla mekanik olarak uyarılması: Ses
algılanmasında salyangozda bulunan perilenf sıvısı titreşir ve korti organı
uyarılır.
III. Uyarıların,
mukus aracılığıyla reseptör hücrelerine iletilmesi: Salyangoz içerisinde
mukus yer almaz.
Cevap: B
14. Balıklarda kulak zarı, kemikler ve kohlea bulunmaz.
Kuşlarda ise basit bir kemik ve basit bir kohlea bulunur. Balık, kuş ve
memeli hayvanların kulak yapılarında yarım daire kanalları bulunur.
Cevap: B
15. I. Tat tomurcukları: Kemoreseptör
II. Sarı benek: Fotoreseptör
III. Korti organı: Mekanoreseptör
Cevap: E
16. I. Eşik değere sahip olma: Bütün reseptörler için
ortaktır.
II. Mukusta çözünme:
Koku için gereklidir.
III. Mekanik etki
oluşturma: Kulak için gereklidir. Cevap: A
17.
Göz →Sarı
benek
Burun → Sarı
bölge
Dil → Papilla
Kulak → Korti
Deri → Dermis Cevap:
A
18. Üst deride güneş ışınlarının etkisi ile A vitamini
değil, D vitamini üretilir.
Cevap: B
19. II. Dil ve III. Burun için suda çözünme şartı vardır.
Cevap: D
20. Östaki borusu, kulak zarının iki tarafındaki basıncın
dengede tutulmasını sağlar, doğrudan işitme veya denge fonksiyonu yoktur.
Cevap: C
21. Göz→ ışık (optik)
Dil → kimyasal
Kulak →
mekanik
Burun → kimyasal
Cevap: E
|