|
EKOLOJİK
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Ekolojik Sürdürülebilirliğin Önemi
-Canlıların ve
doğal kaynakların dünyada devamlılığının sağlanmasına
sürdürülebilirlik denir.
- Çevrenin kalitesini
yüksek oranda tutarak gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılayabilme
imkanlarını yok etmeden insanoğlunun ve onun yaşadığı çevrenin devam etmesi
sürdürülebilirlik ile gerçekleşir.
- Sürdürülebilir
kalkınma amaçları genel olarak yoksulluğu sona erdirmek, eşitsizlik ve
adaletsizlikle mücadele, ekonomik büyüme, enerji, sürdürülebilir üretim ve
tüketim, sanayileşme ve iklim değişikliği ile ilgili konuları kapsamaktadır.
- Günümüzde ekoloji
biliminin daha çok önem kazanmasıyla sürdürülebilirliği engelleyen
uygulamalar terk edilmeye başlanmıştır. İnsanlar tarafından daha verimli ve
dayanıklı canlılar elde edebilmek için ıslah çalışmaları ve bazı türleri
kültüre alma çalışmaları yapılmaktadır. Böylece azalan türleri koruma,
habitatların kaybını engelleme, yayılmacı türleri kontrol altına alma, iklim
değişikliklerinin sonuçlarını azaltma sağlanabilecektir.
-Doğal kaynakların
sürdürülebilirliği için Türkiye genelinde başarılı uygulamalar
yapılmaktadır. Bu
uygulamalara örnek olarak yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik
enerjisi üretiminde kullanılması verilebilir.
- Dünyada bulunan
doğal kaynakların sürdürülebilirliği çok önemlidir. Bu kaynakların hiç
bitmeyecek gibi ya da ihtiyaçtan daha fazla tüketilmesi durumuna israf denir.
Doğal kaynakların israf edilmemesi için alınacak tedbirlerin başında eğitim
ve bilinçlendirme çalışmaları gelmektedir.
Ekolojik Sürdürülebilirliği
Kısıtlayan Durumlar
1. Habitat Kaybı /Parçalanması
-Habitat, bir
canlının yaşam faaliyetlerini sürdürdüğü doğal ortamlardır. Habitat kaybı, bu
ortamların insan faaliyetleri nedeniyle zarar görmesidir. Habitat
parçalanması ise yaşam ortamlarının, insan etkisiyle küçük parçalara
ayrılmasıdır.
- Habitat
parçalanması ve kaybı, bir bölgedeki türlerin birey sayısını ve çeşitliliğini
azaltır.
2. Kirlilik ve Çevre Sorunları
-Kirlilik, çeşitli
atık maddelerin hava, su ve toprağa karışarak doğal yollarla atılamaması
durumudur. Günümüzde kirlilik
daha çok, insan faaliyetleri sonucu ortaya çıkmaktadır. Teknolojik gelişmeler
ile insanların beslenme, barınma, ulaşım gibi faaliyetleri yaşadıkları
çevreyi olumsuz etkiler. Canlıların yaşam alanlarında meydana gelen kirlilik;
ekosistemlerin
bozulmasına, tür çeşitliliğinin azalmasına veya bazı türlerin yok olmasına
neden olur.
3. Hava Kirliliği
-Katı, sıvı ve gaz
şeklindeki yabancı maddelerin insan sağlığına, canlı hayatına ve ekolojik
dengeye zarar verecek miktarda atmosferde bulunmasıdır.
*Ülkemizde hava
kirliliği;
-Motorlu taşıtların
egzozlarından çıkan gazlar,
-Isınma amacıyla
yakılan kömürlerden çıkan gazlar,
-Sanayi
tesislerinden çıkan gazlar nedeni ile oluşmaktadır.
*Atmosferde artan
kirletici gazlar nedeni ile;
1.Sera etkisi ve
küresel ısınma
2. Ozon tabakasında
incelme
3. Asit
yağmurlarının oluşması gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır.
*Ozon Tabakasının
İncelmesi
-Ozon tabakasının
incelmesi ve ozon kirliliği dünyamızdaki en önemli çevre sorunlarından
biridir.
-Dünya atmosferinin
üst katmanlarında bulunan ozon tabakası, Güneş’ten gelen kısa dalga boylu
yüksek enerjili ışınları emerek bu ışınların yeryüzüne ulaşmasını engeller.
-Soğutucularda
kullanılan gazlar, deodorant ve spreylerdeki itici gazlar, plastik köpükler
(strafor); aerosoller ve yangın söndürücüler kloroflorokarbon içerir. Hava
kirliliği ve kloroflorokarbon (CFC) gazları, ozon tabakasının incelmesine
neden olur. Bu durum, canlı yaşamını olumsuz olarak etkiler.
-Ozon tabakasının
incelmesi sonucu Güneş’in zararlı ışınları yeryüzüne ulaşarak cilt kanseri,
katarakt gibi hastalıklara neden olur.
*Asit Yağmurları
-Egzozlardan,
fabrika bacalarından, fosil yakıtlardan çıkan karbonmonoksit (CO),
karbondioksit (CO2), kükürt dioksit (SO2) ve azot
dioksit (NO2) gibi asidik gazlar havaya yükselir. Asidik gazlar,
su buharı ile tepkimeye girerek kuvvetli asitler olan nitrik asit (HNO3)
ve sülfürik aside (H2SO4) dönüşür. Atmosferde oluşan bu
asitler, tüm canlılar için tehlikeli olabilir. Asitli su buharı (pH’ı 5,6’dan
düşük olan); bulutlarla karışır, hava akımıyla kirlilik kaynağından çok
uzaklara sürüklenebilir. Asitli su buharının kar ve yağmur olup yağması
sonucunda asit yağmurları oluşur.
-Asit yağışlarını
ormanların yok olmasına, suları asitleşen göllerde canlılığın sona ermesine
sebep olabilir.
-Asit yağışlarının
etkisiyle su ürünlerinde (balık, midye vb.) besin zinciri yoluyla ağır
metaller birikir. Bu ürünlerin tüketilmesiyle insanlara taşınan ağır metaller
insanlarda zehirlenmeye ve kansere neden olabilir.
- Asit yağmurları
dünyanın önemli tarihî eserlerini tahrip ederek bu eserleri yok olma
tehlikesi ile karşı karşıya bırakır. Doğal yapı taşlarının yüzeylerinde
asitli yağış sularıyla oluşan sülfürik asit; fazla kireç taşları, mermerler,
traverten ve kum taşlarının bozulmasına neden olur.
3. Su Kirliliği
- Su kirliliği su kaynağının kimyasal, fiziksel,
bakteriyolojik, ekolojik özelliklerinin olumsuz yönde değişmesidir.
-Endüstri ve ticari
faaliyetlerle oluşan sıvı ve katı atıklar, evsel atıklar, kanalizasyon
atıkları, tarımsal gübre ve ilaçlar, hayvansal atıklar suyun kirlenmesine
sebep olan temel kirleticilerdir.
--Tarımda
kullanılan gübrelerin, evsel ve endüstriyel atıkların su kaynaklarına
karışması sudaki
azot ve fosforun miktarını artırır. Sulara karışan azot ve fosfor bileşikleri
etkisi ile su bitkilerinin ve bazı alg türlerinin kontrolsüz çoğalmasına ötrofikasyon
denir.
|
Ötrofikasyon,
özellikle su hareketinin olmadığı veya çok az olduğu göller, havuzlar
veya çok yavaş
akan nehirlerde meydana gelir.
|
-Ötrofikasyon
sonucunda; su bitkileri ve alg türlerinin ortamda kontrolsüz bir şekilde
çoğalmalarına neden olur.
-Su yüzeyi alglerle
kaplandığından suyun üstü, yeşil renge döner. Bu da ışığın suyun alt
kısımlarına ulaşmasını engeller. Alttaki bitkiler, fotosentez yapamaz hâle
gelir. Mevsim süresince alg ve bitki ölümleriyle beraber sudaki organik madde
miktarında artış gerçekleşir.
-Bu durum
ayrıştırıcı bakterilerin artmasına (saprofit canlıların etkinliklerinin
artışına) neden olur.
-Bakterilerin
faaliyetleri sırasında sudaki oksijen miktarı hızla azalır ve zehirli gazlar
ortaya çıkar. Suda
kokuşma olur ve su canlılar tarafından kullanılamaz hâle gelir. Bunun
sonucunda sudaki birçok canlı türü yok olur ve besin zincirleri olumsuz
etkilenir, biyolojik çeşitlilik azalır.
- Oksijen azlığına
toleransı yüksek balık türlerinin yaygınlaşır.
4. Toprak Kirliliği
-Toprağın verim
gücünü düşürecek, toprak özelliklerini bozacak her türlü ekolojik olay toprak
kirlenmesi olarak bilinir.
-Metabolizmada
kullanılmayan bazı maddeler (DDT, Civa ve kadmium gibi ağır metaller) besin
zinciri aracılığı ile canlıdan canlıya aktarılır ve zincirin son halkasına
doğru birikme göstermesine Biyolojik Birikim denir.
|
-Toprakta veya suda bulunan zararlı kirleticilerin
etkisini ortadan kaldırmak veya bunları uzaklaştırmak için canlı organizmaların
kullanıldığı yönteme biyoremediasyon adı
verilir.
-Biyoremediasyon için bakteri, maya,
bitki, solucan gibi farklı organizmalar kullanılabilir.
|
5. Radyoaktif Kirlilik
-Radyasyon,
elektromanyetik dalgalar ve parçacıklar biçimindeki enerji yayılımı ya da
aktarımıdır. Radyoaktif maddeler parçalanarak çevreye alfa (α), beta
(β) ve gama (γ) gibi ışınlar yayar.
- Bu ışınlardan
gama bütün vücuda zarar verirken alfa ışınları derinin dış yüzeyine etki
eder. Beta ışınları ise deri ve deri altı dokusuna zarar verir.
-Radyasyona
(nükleer ışıma) maruz kalmış canlılarda ortaya çıkan sorunların başında
kanser ve sakat doğumlar gelir. Radyasyon doku hasarlarına da neden olabilir.
-Radyasyon etkisi
canlılarda mutasyona neden olabilir.
-Bitkilerde de
anormal büyümelere neden olmaktadır.
- Kablosuz internet
ağları, cep telefonları, ortamda radyoaktif dalgalar oluşturan araçlar,
birçok canlı hücreyi doğrudan etkilediği ve genlerin yapısında bozulmaya
neden olduğu yapılan araştırmalarla belirlenmiştir.
6. Küresel İklim Değişikliği
-Atmosferdeki
karbon dioksit, metan, su buharı ve diğer bazı gazlar yeryüzünden yansıyan
ısıyı tutarak dünyanın sıcaklığını oluşturmasına sera etkisi denir.
-İnsanlar
tarafından atmosfere salınan gazların (karbon dioksit, metan, ozon, azot
oksitleri, kloroflorokarbon) sera etkisi yaratması sonucunda dünya yüzeyinde
sıcaklığın artmasına küresel ısınma denir.
-Gezegenimiz
ısındıkça, iklim başka şekillerde değişmektedir. Rüzgar ve yağış şekilleri değişmekte
ve aşırı hava olayları (kuraklık, sıcak hava dalgaları ve kasırgalar gibi) daha
sık meydana gelmektedir.
7. Erozyon
-Erozyon: Toprağın
akarsular, sel suları ve rüzgarlar gibi dış kuvvetlerin etkisiyle aşındırılıp
taşınması ve sürüklenmesi olayına denir.
Erozyona Neden Olan
Faktörler
-Arazinin çok
engebeli ve eğimli olması
·-Bitki örtüsünün
tahrip edilmesi (ormanların yok edilmesi).
-Yağışların
düzensiz olması.
-Meraların aşırı
otlatılması (meraların tahrip edilmesi).
-Orman yangınları
ve kaçak ağaç kesimleri
-Başıboş Keçi:
(Fundalıkların ve özellikle yeni yetişen ormanların baş düşmanı keçidir)
-Toprağın aşırı
işlenmesi (yanlış kullanımı). Toprağın eğime paralel sürülmesi.
Erozyonu önlemenin
ya da en aza indirmenin belli başlı yöntemleri
-Bitki örtüsü
korunmalı, çıplak araziler ağaçlandırılmalıdır.
-Tarla açma gibi
nedenlerle ormanlar tahrip edilmemelidir.
-Nadas alanları
azaltılmalı, nöbetleşe ekim yaygınlaştırmalıdır.
-Meraların ve
otlakların aşırı otlatılması önlenmelidir.
-Barajların ve
göllerin su toplama alanları ağaçlandırılmalıdır.
-Mera hayvancılığı
yerine ahır hayvancılığı geliştirilmelidir.
-Araziler eğim
doğrultusunda değil, eğime dik olarak sürülmelidir.
-Rüzgarların etkili
olduğu alanlara rüzgarın hızını kesecek engeller yapılmalıdır.
-Eğimli araziler
aşırı işlenmemelidir.
-Ürünler hasat
edildikten sonra anız örtüsü yakılmamalıdır.
-Akarsu yatakları
ıslah edilmelidir.
-Erozyonla mücadele
ile ilgili olarak halk eğitilmelidir.
-Doğal dengesi
bozulmuş alanlar, bilimsel çalışmalar yapılarak ağaçlandırılmalı. Bu amaçla
okullarımıza uygulamalı ders konmalı.
-Elinde tarım
arazisi bulunan halkımız eğitimden geçirilerek hem kendi hem de ülke
çıkarlarına yönelik tarımsal faaliyetler yapması sağlanmalı.
-Bu amaçla kurulmuş
(TEMA gibi) vakıf ve dernekler desteklenmeli.
8. Orman Yangınları
-Yaz aylarında
ormanlarımız için büyük tehdit oluşturan yangınlar, yüzlerce yılda yetişen
ağaçların yok olmasına, doğal dengenin bozulmasına, ormanda yaşayan canlı
türlerinin ve doğal yaşam ortamlarının ortadan kalkmasına, topraktaki organik
maddelerin yitirilmesine sebep olur.
-Ülkemizdeki orman
yangınlarının sebepleri arasındaki en büyük etken insandır. Oluşan
yangınların %98’i insanlar tarafından çıkarılmaktadır. İnsan kaynaklı yangınların
büyük bir kısmı dikkatsizlikten çıkarken bir kısmı ise kasıtlı olarak
çıkarılmaktadır. Ormanların korunması ve tahrip olanların iyileştirilmesiyle
ilgili görev ve sorumluluk yine insana aittir.
Biyoçeşitlilik Kaybı
Biyoçeşitlilik,
biyolojik çeşitliliğin kısaltılmışı olup yaşayan canlıların çeşitliliği
demektir.
-Biyoçeşitliliğin
Azalmasının Nedenleri
1. Habitat
tahribatı
2. İstilacı türler
3. Aşırı kullanma
4. Kirlilik
1. Habitatın
bozulması:
Türkiye'nin biyoçeşitliliği için en önemli tehdit, yaşam alanlarının
(habitat) kaybolmasıdır. Aşırı sulama, sulak alanların kurutulması, baraj ve
otoyol yapımı, plansız turizm, çarpık kentleşme, plansız madencilik, orman ve
makilik alanların tarım alanına dönüştürülmesi vb. sonucunda habitatlar
parçalara bölünüp tahrip edilmektedir.
2. İstilacı türler: Biyoçeşitlilik
kaybında habitat tahribatından sonra ikinci sırayı istilacı türlerin girişi
almaktadır.
|
İstilacı tür: Başka bir
bölgeden gelerek getirildikleri yerde hızla yayılan ve böylece bu bölgenin
yerli türlerinin habitatlarını işgal eden doğal olmayan türlerdir. Bu
türlerin adaptasyon yetenekleri oldukça yüksek, tolerans aralıkları ise
oldukça geniştir. Yerel türlerin neslinin tükenmesinin en önemli sebebidir.
|
3. Aşırı kullanma: Doğal yaşam
kaynaklarının yenilenebilirlik düzeyinin üzerinde çok fazla miktarda
kullanılmasıdır. Bazı durumlarda aşırı kullanım; özellikle gereğinden fazla
yapılan ormancılık, balıkçılık ve avlanma gibi faaliyetler yoluyla kaynağın
tükenmesine yol açmaktadır. Aşırı balıkçılık faaliyetleri ile birçok balık
türü, yok olma sınırına gelmiş olup, deniz hayati açısından da toplam tür
çeşitliliği azalmıştır. Nesli tükenmekte olan türlerin yasaya aykırı ticareti
ve aşırı avlanma; bu türlerin var olmasına karşı en büyük tehdit olmaktadır.
4. Kirlilik: Dünya çapında
yüzlerce türün popülasyonlarının azalmasına neden olan en önemli faktör hava
e su kirliliğidir. Atmosfere salınan kirleticiler, küresel su döngüsü ile tüm
dünya yayılmakta ve hem karasal hem de sucul ekosistemlerin bozulmasına yol
açmaktadır.
EKOLOJİK
AYAK İZİ
-Ekolojik ayak izi günlük
yaşantımızda kullandığımız kaynakların, enerjinin, ham maddenin üretilmesi ve
oluşturduğumuz atıkların etkisiz hâle getirilmesi için gerekli kara ve deniz
alanıdır.
- Ekolojik ayak izi
kavramını ilk defa ortaya atan araştırmacılara göre günümüzde yeryüzünde
yaşayan her bir bireye 1,5 hektar üretken alan düşmektedir, yani doğadaki
ihtiyaçlarımız için sadece 1,5 hektar üretken alan kullanabiliriz.
- Oysaki Kuzey
Amerika’daki bir birey yeryüzünde 4–5 hektar alanda ayak izi bırakmaktadır.
Bu da bize her bir bireyin dünyanın başka bir coğrafyasında yaşayan
bireylerden 3,5 hektar alanı çaldığını gösterir. 2040 yılına ulaşıldığında
dünya nüfusu tahminen 10 milyara ulaşacak ve kişi başına düşen kullanılabilir
üretken alan 0,9 hektara düşecektir.
- Bizlere düşen,
günlük yaşamımızda yaptığımız her türlü faaliyetin biraz daha farkına varmak
ve her adımda doğayla ilişkimizi gözden geçirmektir. Evlerimizdeki musluktan
akan suyun nereden geldiğini, bu kaynağı hangi canlılarla paylaştığımızı
öğrenmek ve yakın bir gelecekte bu kaynaktan mahrum kalacağımızın farkına
varmak gerekir.
Ekolojik
ayak izini küçültmek için şu adımlar atılabilir:
-Yenilenebilir enerji kaynaklarına
(güneş, rüzgâr, dalga) yönelerek,
enerji
tasarrufu sağlayan cihazların kullanımını artırarak, fosil yakıtların tüketimini azaltarak enerji
verimliliği sağlanabilir.
-Gereksiz tüketime
son vererek üretim süreçlerinin çevreye olan yükü azaltılabilir.
-Organik atıkların
(yiyecek atıkları; ağaç, dal ve yapraklar; sebze-meyve kabukları gibi)
kompost yapılarak geri dönüştürülmesi madde döngüsüne ve ekolojik ayak izinin
küçültülmesine katkı sağlayabilir.
-Gıda
konusunda organik, doğal ve yerel olarak üretilen ürünler tercih edilerek,
israfının azaltılması
-Ulaşımda
bireysel taşıma araçlarının kullanımı yerine toplu taşıma araçları
kullanılarak, bisiklete binilerek veya yürüyüş tercih edilerek
-Su
kaynaklarının verimli kullanılması, su tasarrufu yapılması, kullanılan suyun
arıtılması ve yeniden kullanılması.
SU
AYAK İZİ
Su ayak izi, tükettiğimiz mal ve
hizmetlerin üretimi için ihtiyaç duyulan su miktarını ölçen temel
göstergelerden biridir. Yeme, içme, temizlik, kişisel bakım gibi
ihtiyaçlarımız için kullandığımız su, buz dağının sadece görünen yüzü.
Kullandığımız ürünler üretilirken hatırı sayılır miktarda su tüketiliyor.
Sudaki ayak izimiz de tüm bu kriterler hesaba katılınca ortaya çıkıyor.
Örneğin, bir fincan
kahve için 208 litre su harcanır. (Kahve bitkisinin yetiştirilmesi, hasadın
yapılması, rafine edilmesi, nakliyesi, kahve çekirdeklerinin paketlenmesi,
kahvenin satılması, kahvenin fincana doldurulması için.)
Su Ayak İzimizi
Nasıl Küçültürüz?
-Öncelikle ev ve
ofislerimizde su tasarrufuna yardımcı olan uygulamaları benimsememiz şart.
- Kullandığımız
ürünleri bilinçli seçerek, atıklarımızı geri dönüştürerek, sadece su değil
enerji tasarrufuna da dikkat ederek; özetle sürdürülebilir bir hayat kurarak
sudaki ayak izimizi azaltmak mümkün.
-Tarımsal üretimde
damla sulama gibi yöntemlerin kullanılması.
- Sanayide suyun
verimli kullanılmasıysa, birbiriyle ilişkili pek çok sektörde tasarrufu
tetikliyor.
-Evde musluğu açık
bırakmayın, diş fırçalarken ve traş olurken suyu kapatın, gereksiz yere sifon
çekmeyin, su kaçaklarını engelleyin, düşük akımlı duş başlığı kullanın, daha
kısa duş alın, bulaşıkları makinede yıkayın, atık yağları belediyelerin
gösterdiği yere bırakın, ekolojik deterjan kullanın, atık pilleri özel
toplama yerlerine bırakın, plastik ambalaj ve tüketimini azaltın,
kullanılmayan ilaçları atık ilaç toplama noktalarına teslim ediniz.
KARBON
AYAK İZİ
-Yeryüzünde yaşayan
her birey; ulaşım, barınma, beslenme, elektrik tüketimi gibi faaliyetler,
satın aldığı ve kullandığı ürünlerle atmosferde karbondioksit salınımına
neden olur. Bu tür etkinlikler sonucu atmosfere salınan karbondioksit
miktarının tamamı, canlıların karbon ayak izini oluşturur.
-Karbon ayak izi,
birincil ayak izi ve ikincil ayak izi olarak iki ana parçadan oluşur.
Birincil ayak izi; evsel enerji tüketimi, ulaşım ve fosil yakıtların
yanmasıyla ortaya çıkan karbondioksit oranının ölçüsüdür. İkincil ayak izi
ise kişilerin günlük yaşantısında kullandığı ürünlerin imalatından bozulmasına kadar
olan süreçteki dolaylı CO2 oranının
ölçüsüdür.
-Plastik poşet ve
şişe kullanımını azaltmak, ambalajlanmış veya uzak mesafelerden gelen yiyecek
ve içeceklerin israfını önlemek, mümkün olduğunca ulaşımda toplu taşıma
araçlarını tercih etmek ve fabrika bacalarına filtre takmak atmosfere salınan
karbondioksit miktarını azaltacaktır.
-Güneş ve rüzgâr
enerjisi gibi yenilenebilir enerji kullanmak, aydınlatmada tasarruflu
ampulleri tercih etmek, binalara yalıtım yapmak, enerji tüketimini
azaltacaktır. Evsel atıkların ve fabrika atıklarının geri dönüşüme
kazandırılması, ham madde elde etmek için harcanan enerjiden tasarruf
sağlayacaktır. Ağaçların fotosentez yaparken atmosferdeki karbondioksidi
kullanması, yeşil alanların korunması ve ağaçlandırma çalışmalarının
artırılması karbon ayak izinin küçülmesini sağlayacaktır.
Atık
Yönetimi
Atık Yönetimi,
evsel, tıbbi, tehlikeli ve tehlikesiz atıkların azaltılması, kaynağında
ayrıştırılması, ara depolama ve gerektiğinde aktarma merkezleri kurulması
gibi süreçleri kapsayan bir yönetim biçimidir. Ayrıca, bu atıkların
taşınması, geri kazanılması, bertaraf edilmesi, ilgili tesislerin işletilmesi
ve kapatma sonrası bakım ve izleme süreçleri de bu kapsamda yer alır.
-Sıfır atık,
israfın önlenmesini, kaynakların daha verimli kullanılmasını, oluşan atık
miktarının azaltılmasını, etkin toplama sisteminin kurulmasını, atıkların
geri dönüştürülmesini kapsayan atık önleme yaklaşımı olarak tanımlanan bir
hedeftir.
- Bertaraf işlemi;
atıkların
ayıklanarak tekrar kullanım, geri dönüşüm, geri kazanım gibi işlemlerden
sonra kompostlaştırma, biyometanizasyon, yakma, düzenli depolama
uygulamalarının tümü olarak tanımlanmaktadır.
-Kompostlaştırma, mikroorganizma adı
verilen ve çoğunluğu gözle görülmeyen canlıların, ortamın oksijenini
kullanarak çöp içerisindeki organik maddeleri biyokimyasal yollarla
ayrıştırmasıdır. Bertaraf
işlemlerinden biridir.
-Biyometanizasyon (Anaerobik
Çürüme), organik
artıkların oksijensiz ortamda parçalanarak biyogaza (metan ve karbondioksit)
dönüştürülmesi işlemidir.
Yakma işlemi bir bertaraf
yöntemi olarak kullanılır. Bu yöntemin temel amacı
katı atıkların
hacmini azaltmaktır.
Düzenli depolama; yakılması v ya
geri kazanımı mümkün olmayan yakma külleri, fiziksel ve kimyasal işlem
kalıntıları, asbest içeren atıklar, tehlikeli madde içeren yıkıntı atıkları
gibi katı formda olan atıklar çevreye zarar vermeden uygun bir şekilde
depolanmasıdır.
|
SORU
1. (2025-TYT/FEN)
Aşağıdakilerden
hangisinin, biyolojik çeşitliliğin korunmasına katkı sağlaması beklenmez?
A)Tarım
ilaçlarının kullanımının azaltılmasının
B)
Kontrolsüz avcılığın yasaklanmasının
C) Geri
dönüşümün teşvik edilmesinin
D)
Endemik türlerin korunmasının
E) Sazlık
ve bataklık alanların kurutulmasının
SORU 2. (2023-MSÜ/FEN)
Göllerde
ötrofikasyon sürecinde aşağıdakilerden hangisinin gözlenmesi beklenmez?
A)
Göldeki azot ve fosfor miktarının azalması
B)
Göl tabanında organik madde birikiminin artması
C)
Göl tabanında oksijen miktarının düşmesi
D)
Bazı alg türlerinin aşırı artması
E)
Oksijen azlığına toleransı yüksek balık türlerinin yaygınlaşması
SORU 3.
(2022-TYT/FEN)
Sürdürülebilir
kalkınma, insan toplumlarının uzun süreli refahını sağlamak için onları
destekleyen ekosistemlerin korunması gerektiğini öngören bir yaklaşımdır.
Sürdürülebilirliği
sağlamak için,
I.
Kişi başına düşen ekolojik ayak izi artırılmalıdır.
II.
Biyoçeşitlilik kayıpları azaltılmalıdır.
III.
Doğadaki bitkisel ve hayvansal kaynaklar kullanılırken bunların
popülasyon büyüklükleri dikkate alınmalıdır.
yargılarından
hangileri uygulanabilir?
A)
Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III
D) I
ve III E) II ve III
SORU
4. (2020-TYT/Fen Bilimleri)
Türkiye’nin
biyolojik çeşitliliğinin yüksek olmasının nedeni;
I. üç
kıta arasında bazı canlıların geçiş yolları üzerinde bulunması,
II.
birbirine çok yakın bölgelerinde farklı iklim tiplerinin görülmesi,
III.
farklı yeryüzü şekillerine sahip olması
özelliklerinden
hangileri olabilir?
A( Yalnız
I B) Yalnız II C) I ve III
D) II
ve III E) I, II ve III
SORU 5.
(2018 MSÜ)
I. Bireyseel
taşımacılık yerine toplu taşımacılığın yaygınlaştırılması
II. Elktrik
eldesinin, termik santrallerin yaygınlaştırılarak yapılması
III. Fabrika
bacalarında filtre sistemlerinin kullanılması
Yukarıdakilerden
hangilerinin asit yağmuru oluşumunun azalmasında olumlu etki göstermesi
beklenir.
A) Yalnız I B)
Yalnız III C) I ve II D) II ve III E) I ve III
SORU 6.
(2017-LYS2/BİY)
Asit
yağmurları ile ilgili,
I.
Tarım ürünlerinde ve doğal bitki örtüsünde verimliliği düşürür.
II.
Sucul habitatlarda, canlıların hoşgörü gösteremediği pH değerlerinin
oluşmasına neden olur.
III.
Yalnızca atmosferde karbon dioksit derişiminin normalin üzerine çıkmasıyla
oluşur.
ifadelerinden
hangileri doğrudur?
A)
Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II
D) I
ve III E) II ve III
SORU 7.
(2017-YGS/Fen Bilimleri)
Aşağıda
verilen gazlardan hangisinin atmosferde sera etkisine katkısının olması beklenmez?
A) CO2
B) CH4 C) N2O
D)
CFC E) O2
SORU 8.
(2016-YGS/Fen Bilimleri)
Aşağıdakilerden
hangisi, biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesini olumlu yönde etkiler?
A)
Tarım ilaçları kullanarak zararlıların ortadan kaldırılması
B)
Ortama daha rekabetçi yabancı türlerin sokulması
C)
Sulak alanların kültür alanlarına dönüştürülmesi
D)
Doğal park alanlarının koruma altına alınması
E)
Yabani formlar yerine ıslah edilmiş formların yetiştirilmesi
SORU 9.
(2014- YGS / FEN)
Aşağıdakilerden
hangisinin atmosferdeki artışı, asit yağmurlarının oluşumunun başlıca
nedenidir?
A)
Karbondioksit
B)
Ozon
C)
Kükürtdioksit
D)
Kloroflorokarbon
E)
Azotlu gübre
SORU
10. (2014- YGS / FEN)
Aşağıdakilerden
hangisi hava kirliliğini azaltmaz?
A)
Jeotermal enerji kullanımının yaygınlaştırılması
B)
Kömür yerine doğal gaz kullanımının artırılması
C)
Sanayide açığa çıkan baca gazlarının salımının azaltılması
D)
Güneş ve rüzgâr enerjilerinin kullanımının yaygınlaştırılması
E)
Fosil yakıtların kullanımının artırılması
SORU 11.
(2014–LYS2 / BİY)
Bilim
insanları, erozyon nedeniyle ülkemizden her yıl Kıbrıs Adası büyüklüğünde bir
toprak parçasının kaybolduğunu belirtmektedirler.
Bunun
doğrudan nedeni;
I.
küresel iklim değişikliği,
II.
meraların tahrip edilmesi,
III.
toprağın yanlış kullanılması,
IV.
ormanların yok edilmesi
olaylarından
hangileridir?
A)
Yalnız I B) Yalnız IV C) I ve III
D) I,
II ve III E) II, III ve IV
SORU
12. (2013- YGS / FEN)
Aşağıdakilerden
hangisi, bir gölde ötrofikasyon olayının meydana getirdiği sonuçlardan
biri değildir?
A)
Zemine yakın kısımlarda oksijen miktarında azalma
B)
Bakteri etkinliklerinde azalma
C)
Alg miktarında aşırı çoğalma
D)
Bazı canlı türlerinin birey sayısında azalma
E)
Suyun ışık geçirgenliğinde azalma
SORU
13. (ÖSS FEN-1 / 2008)
Küresel
ısınmada aşağıdakilerden hangisinin en son gözlenmesi
beklenir?
A)
Buzullarda erime
B)
Kıyı ekosistemlerinde değişme
C)
Deniz suyu seviyesinde yükselme
D)
Hava sıcaklığı ortalamalarında artma
E)
Atmosferdeki karbondioksit miktarında artması
CEVAPLAR
1. Sazlık ve bataklıkları kurutmak demek oradaki canlılığı ve
biyoçeşitliliği de yok etmek demektir. CEVAP: E
2. Ötrofikasyon, sudaki azot ve fosforun miktarını artması sonucu
oluşur. CEVAP: A
3. Kişi başına düşen ekolojik ayak izinin artırılması
sürdürülebilirlik kalkınmayı olumsuz etkiler Ekosisteme zarar verir.
CEVAP: E
4. Verilen öncüllerin hepsi biyolojik çeşitliliğinin yüksek
olmasının nedenidir. CEVAP: E
5.Bir termik santral yılda ortalama 1,6 milyon ton taban külü ve
uçucu külü dünyaya aktarmakta; ayrıca kükürt dioksit salgılamaktadır. Bu gaz
da asit yağmurlarının önemli bir sebebidir.
CEVAP: E
6. Yalnızca
atmosferde karbon dioksit derişiminin normalin üzerine çıkması ile değil aynı
zamanda azot ve kükürtlü bileşiklerin de artması ile oluşur.
CEVAP: C
7. Oksijenin sera etkisi yoktur.
CEVAP: E
8. Doğal park alanlarının koruma altına alınması olumlu etkiler.
CEVAP: D
9. kükürt dioksit (SO2) ve azot dioksit (NO2)
gibi asidik gazlar asit yağmurlarının ana sebebidir.
CEVAP: C
10. Fosil yakıtların kullanımının artırılması, hava kirliliğini
azaltmaz bilakis artırır.
CEVAP: E
11. Küresel iklim değişikliğinin etkisi dolaylıdır. Çünkü küresel
iklim değişikliği ile oluşan olumsuzluklar erozyonu oluşturur. Diğerleri
doğrudan etkilidir.
CEVAP: E
12. Ötrofikasyonda bir ayrıştırıcı olarak bakteri etkinliği artar.
CEVAP: B
13. Sıraya koyalım;
E) Atmosferdeki karbondioksit miktarında artma
D) Hava sıcaklığı ortalamalarında artma
A) Buzullarda erime
C) Deniz suyu seviyesinde yükselme
B) Kıyı ekosistemlerinde değişme
CEVAP: B
|